Tekstil alarm veriyor! Bir zamanlar Türkiye'nin lokomotif sektörüydü
Türkiye’de milyonlarca kişinin iş ve aş kapısı olan tekstil sektörü konkordato, işten çıkarmalar, kapanan fabrikalar ve istihdam kayıpları ile gündemde. Sert bir daralma ile karşı karşıya kalan sektör acil olarak, finansmana erişimi kolaylaştıracak düzenlemelere, düşük faizli yatırım kredilerine, döviz kuru istikrarına, genişletilmiş ihracat teşviklerine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.
- Yüzlerce tekstil firması üretim durdurdu ve konkordato ilan etti.
- Son iki yılda sektörde toplam 300 bin istihdam kaybı yaşandı.
- Fabrikalar hem üretim hatlarını tamamiyle kapatacak kadar duruma geldi hem de kapasitelerini yüzde 30-40 oranında düşürdü.
- Enerji ve ham madde maliyetleri, artan döviz kuru ve rekabet sebebiyle Türk ürünlerinin uluslararası fiyat rekabeti zayıfladı.
- Suriyeli iş gücünün azalması sektör için kritik bir sorun olarak vurgulanıyor.
- Sektörün gelişiminde teknolojik dönüşüm, markalaşma ve sürdürülebilir üretim gibi alanlara yatırım yapılmadığı belirtiliyor.
KAAN ZENGİNLİ - Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan tekstil ve hazır giyim, son yılların değil, belki de son 20 yılın en ağır krizini yaşıyor. Artan konkordato dalgası, kapanan işletmeler, ihracattaki daralma ve kayıt dışı iş gücünün hızla azalması; sektörü tarihinin en kritik dönemine sürükledi. Kimi firmalar çareyi Mısır’a taşınmakta bulurken, yaşanan problemlerin artık geçici değil, tamamen yapısal bir çöküşün habercisi olduğunu dile getiriliyor.
Verilere göre yalnızca bu yıl yüzlerce firmanın üretimi durdurduğu ve konkordato ilan ettiği görülüyor. Son iki yılda toplam istihdam kaybının ise 300 bine dayandığı ifade ediliyor. İstanbul, Denizli, Bursa, Gaziantep ve Kahramanmaraş gibi üretim merkezlerinde, fabrikaların önemli bir bölümü üretim hatlarını tamamen kapatırken, bir kısmı ise haftalık kapasiteyi yüzde 30-40 bandına çekmek zorunda kaldı. Sektörün ana damarı olan ihracat ise Avrupa pazarındaki talep düşüşü ve artan maliyetler sebebiyle son yılların en düşük seviyelerine gerilemiş durumda.
UZAK DOĞU İLE REKABET ZOR
Türkiye’nin tekstil ihracatında geleneksel pazarların daralması da tabloyu ağırlaştırıyor. Avrupa’da talep gerilerken, Çin, Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerin agresif fiyat politikaları Türk üreticiyi zorluyor. Enerji fiyatları, ham madde maliyetleri ve döviz kuru baskıları nedeniyle Türk ürünlerinin uluslararası fiyat rekabeti ciddi biçimde zayıfladı. Birçok üretici aldığı siparişin maliyetini bile karşılayamadığını belirtiyor. Bazılarıysa üretimden tamamen çekilip depolama, lojistik veya farklı ticaret alanlarına yöneliyor. Öte yandan Suriyeli ucuz ve kayıt dışı iş gücünün hızlı şekilde azalması da önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Yıllardır dikim, kesim ve boyahane gibi emek yoğun alanlarda çalışan Suriyeli işçilerin ülkelerine dönmesi sektörü derinden etkiledi. Genç Türk işçilerin tekstil alanına ilgi göstermemesi de iş gücü açığını büyüttü.
YAPISAL BİR KRİZE DÖNÜŞTÜ
Tüm bu göstergeler, sektör temsilcilerinin ortak bir noktada buluşmasına neden oluyor. Yapılan açıklamalarda “bu yalnızca bir ekonomik dalgalanma değil, yapısal bir kriz” açıklamaları öne çıkıyor. Ucuz iş gücüne dayalı model tükendiği, finansman sıkışıklığı, maliyet patlaması ve ihracat gerilemesi sektörde domino etkisi oluşturuyor. Modernizasyon yatırımlarının yıllardır ötelenmiş olması, küresel rekabette teknik ve yüksek katma değerli üretimin gerisinde kalınması, yıllardır bir marka çıkarılamıyor olması ve fasonculuğa devam edilmesi, bugünkü çöküşün temel sebepleri arasında gösteriliyor.
300 FİRMA KONKORDATO İLAN ETTİ
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, tekstil sektöründe yaşanan problemlerle ilgili yaptığı açıklamada, “Bir firmanın konkordato ilan etmesi, sadece kendi geleceğini değil, o firmaya ham madde, ürün ya da hizmet sağlayan yüzlerce tedarikçiyi de doğrudan etkiliyor. Sektörde 300 firma konkordato ilan etti. Konkordatolar yalnızca banka ve kamu borçlarını kapsamalı, piyasaya olan borçlar ise kapsam dışında tutulmalı. Aksi hâlde ticaretin sürekliliği tehlikeye girer” diye konuştu. Öksüz aynı zamanda sektörün geleceği için ‘yeni bir yol haritası’ çizilmesi gerektiğini belirterek “teknolojik dönüşüm, markalaşma, teknik tekstil ve sürdürülebilir üretim gibi alanlara yatırım yapılmazsa, mevcut darboğazın aşılmasının kolay olmayacak” ifadelerini kullandı.
MERTER, OSMANBEY VE LALELİ KEPENK KAPATIYOR
İstanbul’un yıllardır tekstil ve hazır giyim ticaretinin kalbi olan Merter, Laleli ve Osmanbey, son dönemde ciddi bir daralma ile karşı karşıya. Bir zamanlar yabancı alıcıların adım atacak yer bulamadığı bu bölgelerde, bugün çok sayıda mağaza ve showroom kepenk indirmiş durumda. Kapanan dükkânların yerlerine yeni kiracı bulunamaması, sokakların eski hareketliliğini tamamen kaybetmesine yol açtı. Esnaf; artan maliyetler, sipariş düşüşü ve finansman sorunlarının yanı sıra yabancı alıcı trafiğindeki sert gerilemenin işleri durma noktasına getirdiğini belirtiyor. Özellikle Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Gürcistan ve Orta Asya’dan gelen alıcıların sayısındaki büyük düşüş, ticareti neredeyse bitme noktasına getirdi. Hem bölgedeki güvenlik algısındaki değişim hem de bu ülkelerdeki ekonomik daralma, nakit alımların azalmasına yol açtı. Bir zamanlar sabahın ilk ışıklarından gece yarılarına kadar süren yoğunluk, artık yerini boş sokaklara ve kapısına kilit vurulan mağazalara bırakmış durumda.
