MHP lideri Devlet Bahçeli: Kimse gitmezse ben İmralı'ya giderim
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, 'Terörsüz Türkiye' sürecinin, son yüz yıl içinde yakalanan en önemli fırsat olduğunu belirterek, "Kimse gitmezse ben İmralı'ya giderim. Alırım yanıma 3 arkadaşımı, gitmekten imtina etmem." ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
"Tam bir hafta önce hepimizi yasa boğan elim bir uçak kazası yaşadık. C-130 tipli askeri kargo uçağımız Gürcistan hava sahasında maalesef düşmüştür. 20 kahramanımız şahadete yürümüşlerdir. Üzüntümüz tarifsiz. Her birisinin ayrı hikayesi vardı. Hem asker olarak hem uzmanlık alanlarında iyi yetişmişlerdi. Naaşları 17 ilimizde toprağa verildi. Onlar faziletle ve fedakarca mücadele ettiler. Onlar Türk milletinin göklerde parlayan yıldızı oldular. 20 kahraman şehidimizin her birisine ve Hırvatistan'dan dönerken düşen uçakta şehit olan pilot Hasan Bahar'a cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Büyük Türk milletinin başı sağ olsun.
Uçağımızın nasıl düştüğü aydınlatılacak. Buna dair maksatlı yorumlar iyi niyetten mahrum. Zorlu ve sıkıntılı günleri dedikodu furyasına çevirenlerin maskeleri ümit ediyorum ki indirilecektir.
"SON YÜZ YIL İÇİNDE YAKALADIĞIMIZ EN ÖNEMLİ FIRSAT"
Terörsüz Türkiye hedefi, son yüzyıl içinde yakaladığımız en önemli ve tarihî fırsatlardan birisi, belki de birincisidir. Bu kapsamda ülkemizin makus talihi değişecek, üzerimizde hesap yapan mehnus ve menfur emeller boşa düşecek, Türk milleti göz alıcı ve aynı zamanda kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Terörü siyasî nema olarak kullanan, sözde vatansever ve milletsever pozlar veren fesat ve nifak yuvaları Allah’ın izniyle çöküp gidecektir. Niyet hayırlıysa inşallah netice de hayırlı olacaktır.
Suyu bulandırmaya çalışanların suçlayıcı ve küstah siyasî tavırları, milletimiz nezdinde hükümsüz ve itibarsızdır. Bir devlet politikası hâline gelen Terörsüz Türkiye hedefini baltalamak için devreye giren, iyi kisvesiyle dalavereye heves eden siyasî devşirmelerin, devlet–millet kenetlenmesini anlayacak kadar aklî ve fikrî seviyeleri elbette yoktur.
Türkiye’nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesi yegâne dileğimizdir. Hep dediğimiz gibi, her şey Türkiye içindir. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışı bizim siyasetimizin ana omurgasıdır.
Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından araya araya bulup çıkardığımız nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle, istikbalin yol haritasını çizmenin; istiklalimizi ve millî varlığımızı canımız pahasına korumanın derdindeyiz. Tarih, geçmiş olayların koleksiyonunu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösteriler değildir. İkisini birbirinden ayırmak, ayrı ayrı değerlendirmek, zaman zaman da çatıştırmak, fahiş bir yanlış olmanın yanı sıra devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazların handikap ve hicranıdır.
Bu nedenle Terörsüz Türkiye hedefi, mahut ve malum bir devlet politikası olduğu kadar milletin sarsılmaz, sakatlanamaz politik ve demokratik gayesidir. Türkiye’nin politik sinir sistemini bozmanın peşinde gündemler oluşturanlar; devlet–millet birlikteliğini budamanın peşin hayaliyle geviş getirenler, çok derin bir hayal kırıklığı eşliğinde mahcup ve mağlup olacaklardır.
Terörsüz Türkiye, gülen çocukların, sevinen anaların, huzurlu gelinlerin, sabırla şükür arasında ömür geçiren ümitli babaların remzidir. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge; mazlumların gelecek ve gerçekleşecek olan güvenli ve güçlü hayatlarının bereketli menbaıdır. Yüz yüze, kuyruğa girip gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkânı da kalmamıştır.
Bugün 17’nci toplantısını yapacak olan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu artık son düzlüğe girmiştir. Hazırlanması gündem olan sınırlı; millet–devlet hassasiyeti ve hükümranlık haklarıyla ihya edilmesi gereken yasal, hukukî ve demokratik çerçevenin, önümüzdeki sürecin yol haritası olması hepimizin ortak kanaat ve kararıdır.
"İMRALI'YA GİTMEKTEN İMTİNA ETMEM"
Ondan sonra İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen “İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi?” tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Dürüst ve samimi ölçülerde Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa, İmralı’ya gidilmesine ayak sürmenin hiçbir manası olmayacaktır. Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulamayacaksa sonuç nasıl alınacaktır? İlerleme nasıl kaydedilecektir? Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum: Alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, çekinmekten, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem.
Milletvekili ve dava arkadaşlarıma sesleniyorum; İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz? 'Milletin öz kararı budur' diye sesleniyorum."
Ayrıntılar geliyor...
