Bakan Soylu: Kılıçdaroğlu freni patlamış şekilde gidiyor

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Bakan Soylu: Kılıçdaroğlu freni patlamış şekilde gidiyor

Seçim 2023 Haberleri

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı bir televizyon programında seçim sürecine ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Bakan Soylu, "Siyasal tarihe şöyle geçecek, ikinci turda ne yapılmaması gerekiyorsa yapıyor. Kılıçdaroğlu şu anda freni patlamış şekilde gidiyor" ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk kanalında Gazeteci Mehmet Akif Ersoy'un sorularını cevapladı.İkinci tura avatajlı başlayacaklarını dile getiren Bakan Soylu, "Herkes seçimi kazanmak ister. Rehavet bizi korkutur. 'Havada karada kazanırız' diyen kaybeder. Böyle bir havaya girmiş olan varsa bu havadan çıkması gerekir. Bu seçimin şifresi şudur; Kendi taraftarını sandığa gitmeye ikna eden kazanır." ifadelerini kullandı.

Konuşmasında Kılıçdaroğlu da eleştiren Soylu; "Siyasal tarihe şöyle geçecek, Kılıçdaroğlu ikinci turda ne yapılmaması gerekiyorsa yapıyor. Siz bunları bu masanın etrafında çok tartışacaksınız. Siyaset tutarlılık, samimiyet ister. İkinci turda CHP tarafından hem samimiyetsiz hem takiye siyaset yapılmaktadır." dedi.

İşte Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

CUMHURBAŞKANIMIZ İKİNCİ TURA AVANTAJLA BAŞLIYOR

"Bence Allah'a şükür Türkiye'de geçen kampanyalara nazaran çok keyifli bir seçim kampanyası yürüyor. Güvenlik ve herkesin kendisini ifadesi açısından. Bizim kampanyamızın da istikameti iyi gidiyor. Hem TBMM'deki aritmatik tablo, Cumhur İttifakı, ortaya çıkan sonuçlar. 2. tura sayın Cumhurbaşkanımızın avantajla başlıyor olması. Seçim günü olaylarının bir önceki seçime göre yüzde 25 civarında az olması. Türkiye'de hem demokratik olgunluk, hem şenlik, hem herkesin attığı adımlara yönelik güzel ve anlamlı bir tabloyla yürüyoruz. Bu da hem İçişleri Bakanı olarak hem yıllardır siyasetin içinde olan bir kişi olarak siyasetin, rekabetin iyi olmasını isteyen birisi olarak beni mutlu ediyor.

"TÜRKİYE'Yİ AYAKTA TUTAN 3 TEMEL İSTİKRAR VAR"

Yükseköğrenim görenlerin, lise öğrenim görenlerin parti tercihleri bellidir. 18-24 yaş tercihler bellidir. 50-65 yaş tercihler bellidir. Bütün bu tercihler içerisinde bir tanesini çekip aldığınızda orada 1-2 puanlığı fazla ve eksikliği sonuca tesir ettirirsiniz.Seçim sonucu şöyledir; Millet İttifakı seçime giderken çok önemli bir önerme ile gitti. Dedi ki, Cumhurbaşkanlığı sistemini ortadan kaldıracağım dedi. Bu öneri parlamentoda anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu veya referanduma getirebilecek sayı arar. Millet 14 Mayıs'ta ben senin bu önerini ortadan kaldırdım dedi. Bu teklifi millet neden kabul etmedi? Bu kadar krizden geçtik. Pandemi, Ukrayna-Rusya Savaşı, 15 Temmuz darbesi, dolar, döviz uluslararası alanda ekonomik dalgalanmaları yaşadık mı? Kuzey Irak, kuzey Suriye'de birçok askeri operasyon yapmak durumunda kaldık. Bütün bunlara rağmen bir siyasal kriz yaşamadık. Türkiye'yi ayakta tutan üç temel istikrar; güvenlik, büyüme, siyasal istikrarı yaşıyor. Bu üç istikrar Türkiye'yi ayakta tutuyor.

"BİRİSİ ANADOL BİRİSİ İSE TOGG"

Süreç öyle bir getirdi ki, bütün krizlerle ilgili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu üç istikrarı ayakta tuttu. Problem oluşturmadı. Ben hem parlamenter sisteminde hem de cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bakanlık yaptım. Birisi Anadol taksi, birisi Togg. Arasındaki fark bu kadar fazladır. Başbakanlık mekanizması iş yaptırmamaya yönelik, tıkayan bir mekanizmadır. Koalisyon olmasa da bizatihi Başbakanlık bürokrasisi bir felakettir. Türkiye uzun zamandan beri en önemli politikalarından birisi Doğu ve Güneydoğu politikasıdır. Bir taraf Kürt sorunu vardır, bir taraf Kürt sorunu yoktur diyor. Bu kaya gibi durmaktadır.

"TAYYİP ERDOĞAN MAKUS TALİHİ YENDİ"

Türkiye uzun zamandır bir politika izliyor. Biz PKK/PYD terör örgütüyle, DEAŞ, FETÖ ile mücadele ettik. Ama PKK/PYD mücadelesi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Türkiye'nin yatırım, insana dokunmada eksiklikleri oldu. Kamu bürokrasisinin, oraya tayini çıkanın acaba gitsem mi, gitmesem mi, oraya bir okul yapmak isteyenin bütün endişeleri devletle, batıyla doğu arasında farkın oluştuğu bunun da Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti bunları bilerek yapmıyor anlayışı orada egemen anlayıştı. Tayyip Erdoğan tuttu Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu'nun makus talihini yendi. Devlet yol, hastane, havalimanı yaptı. Bir başka bir şey daha yaptı. 87'den itibaren terörle mücadelede devlet sert davranıyor diye eleştiriler sözkonusuydu. Bir taraftan terörizmi bir tarafa koydu bir taraftan terörle mücadeleyi koydu. Vatandaşa 'Benim derdim teröristle' dedi. Bunu Kürt kardeşlerimiz anladı.

"DEVLETİN CEMAL VE CELAL YÜZÜ VARDIR"

Burada çözüm süreci içerisinde devlet samimiyetle birlikte adım attı. 'Silah bırakmak istiyorsanız buyrun gelin' dedi. Çözüm sürecini istismar edip, mahkemeler, sözde vergi daireleri kurup, yol kesip orada 25 yerde özerklik ilan edince. Devletin bir cemal bir de celal yüzü vardır. Devlet millete karşı cemal, terör örgütüne karşı celal yüzünü harekete geçirdi. Türkiye Cumhuriyeti'nin terör örgütünü yenmemesi diye bir şey sözkonusu değildir. Bunun sonucu ne oldu? Doğu ve Güneydoğu'da üniversitelerin sayısı neden iki kart attı.

"HDP HİÇBİR ZAMAN KİLİT PARTİ DEĞİLDİ"

HDP zaten kilit parti değildi. Türkiye'ye rota şaşırtmaya çalışanların ortaya koyduğu bir anlayışın tanımıdır. Siyasi anlamda karar verme kabiliyetini ortaya koymaya etkilemek içindi. Millet 'ben çocuğumu dağa göndermek istemiyorum, mühendis yapmak istiyorum' diyor. Önümüzdeki 20 yıllık bant içerisinde Mardin, Van, Diyarbakır. Etrafındaki bölgenin en önemli cazibe merkezi olacak. Ortadoğu'nun en önemli cazibe merkezi olacak. Doğu ve Güneydoğu'da kapasite yüzde 45'lerde. Burayı artırdığı andan itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemiz Ortadoğu'nun miğferi olacaktır.

"BU SİYASİ PARTİNİN ADAYLARINI KİM BELİRLEDİ?"

Bu sürecin kaybedenlerinden bir tanesi Mansur Yavaş'tır. Çünkü böyle bir değerlendirme Türkiye'ye yapılabilecek en büyük ithamdır.HDP'nin, PKK'nın güdümünde siyasi parti olduğu apaçık gerçektir. Yavaş'ın yaptığı değerlendirmeler hep yapıldı. HDP'nin kendisi bizatihi yaptı. HDP'yi meşrulaştırmak için yaptılar. Bir siyasi parti terör örgütüyle işbirliği yaparsa, şu sorunun cevabını kim verirse versin; bu siyasi partinin adaylarını kim belirledi? Kandil 'siz Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceksiniz' dedi mi? Dedi. Kandil çıkıp 'Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' dediği andan itibaren terör örgütünün bütün unsurları, Avrupa'da olmak üzere kavgalar oldu. Yeşil Sol'un adayı var da niye kavga ediyor?

"BU SEÇİMDE PKK'YI OYLATTILAR"

Bütün parti yetkilileri 'Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' dediler mi? Bu seçimde Türkiye'ye PKK'yı oylattılar. Demokraside halkın önüne gidersiniz 'kardeşim ben burayı yıkacağım' dersiniz. Bulunduğunuz bölgede 'Sana ben yüzde 60 oyla kazandırdım'. Size burayı yıkma meşruiyeti sağlar. Bir taraftan ben Selo'yu çıkaracağım dersen, bir taraftan özerklik konusunu ortaya koyarsan, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'den Mehmetçiği oradan çekeceğim dersen. Bu şu demektir, arkadaş ben bunu oylattırıyorum demektir. Demokrasi bu oylamanın olmasını kabul eder. Halk kabul eder veya reddeder. Bunu kazandığı andan itibaren Selo'yu çıkardığın zaman kimse bir şey söyleyemez. Der ki, 'Ben bunu milletten geçirdim'. Bu seçimin en büyük tehlikesi buydu. Bu millet 'sen bana oylatmakla hata ettin' demiştir.

"HDP BAKANLIK ALACAĞIZ DİYORDU"

Ümit Özdağ'ı konuşmamak lazım, Kılıçdaroğlu'nu konuşmak lazım. Türkiye bir tercihle bu seçime gitti. CHP ile Kılıçdaroğlu'nun ana aksta söyledikleri var. Kandil, LGBT dahil olmak üzere. Bir tarafta Cumhur İttifakı'nın söyledikleri var. Cumhur İttifakı ile Sinan Oğan'ın Türkiye'nin bekası, birliği ve bütünlüğü açısından çelişki sözkonusu değil. Kılıçdaroğlu 'ben Mehmetçiği Kuzey Irak'a, Kuzey Suriye'ye sokmayacağım' diyor. Selo ve HDP'liler 'Bakanlık alacağız' diyor. Bir HDP'li 'Biz Kılıçdaroğlu'nun pazarlık yaptığımızı en iyi biz biliyoruz' diyor, mealen söylüyorum.

"YENİLEN KILIÇDAROĞLU DEĞİL AMERİKA'DIR"

Ben Meclis'te 'Amerikan çocuğusunuz' dedim. Amerika bu seçimi alabilmek için herşeyi ortaya koyuyor. Birinci turda yenildi. Yanlış anlamayın, yenilen Kılıçdaroğlu değil Amerika'dır. Kılıçdaroğlu Amerika'nın sözcüsüdür. İnsanlar bizi beğenmeyebilir, yaşam tarzımızı beğenmeyebilir ama Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu önemli bölümü Amerika ve Avrupa tarafından ortaya konulan önerilerdir. Bu açık açık herkes tarafından dillendirilen önerilerdir. Kuzey Suriye'de Amerika var mı? Binlerce malzeme götürüyor mu? Ben oradan çekildiğim andan itibaren orada kimin güdümünde egemen olunacaktır? Bunlar bizim geleceğimiz açısından şöyle bir tercih değil; eğitimde şunu şöyle yapabiliriz değil. Seçimin ana konusu budur. Burada Türkiye eğer böyle bir gelişimi ortaya koymamış olsaydı, bu kadar etkin olmazdı.

"KILIÇDAROĞLU FRENİ PATLAMIŞ ŞEKİLDE GİDİYOR"

Siyasal tarihe şöyle geçecek, Kılıçdaroğlu ikinci turda ne yapılmaması gerekiyorsa yapıyork. Siz bunları bu masanın etrafında çok tartışacaksınız. Siyaset tutarlılık, samimiyet ister. İkinci turda CHP tarafından hem samimiyetsiz hem takıye siyaset yapılmaktadır. İYİ Parti, DEVA, Gelecek'in etkisinin kalmadığını düşünüyorum. Bir siyasi partinin içinde olursunuz, bu siyasi partinin içinde parti siyaseti yaparsınız. Parti içinde egemen olursunuz ama ülke siyasetinde egemen olamayabilirsiniz. Kılıçdaroğlu parti içinde yaptığı hamlelerin hepsini ülke siyasetinde yaparsam başarılı olabilirim diye düşünmüştür. 2. turun kendine ait çok büyük tecrübesi olacak. Kılıçdaroğlu şu anda freni patlamış şekilde gidiyor.

"KENDİ TARAFTARINI SANDIĞA GETİREN KAZANIR"

Herkes seçimi kazanmak ister. Rehavet bizi korkutur. Havada karada kazanırız diyen kaybeder. Böyle bir havaya girmiş olan varsa bu havadan çıkması gerekir. Bu seçimin şifresi şudur; bu seçimi sandığa getiren kazanır. Kendi taraftarını sandığa gitmeye ikna eden kazanır. Sahada iki ayrı otoban vardı. Bir Millet İttifakı bir Cumhur İttifakı otabanı. Ben sahada şöyle bir çalışma yapmadım. İzole bir çalışma yapmadım. Sadece kendi grubumla konuştum, gittim, böyle bir şey yok.

"CUMHUR İTTİFAKI'NDA REHAVET OLUŞTURMAK İSTİYORLAR"

Bunların her birini takiyye siyaseti olarak görüyorum. Biraz argo olacak ama sarmaya gelmemek lazım. Ben siyasetin koridorlarının tozlu taraflarında büyümüş bir adamım. Bir lafzen söylenenler var bir de yaptığınız işler var. Son 15 gündür gördüğümüz hat söylenenlerle yapılanların farklı olduğu; bütün tuşlara basıldığının temel işaretidir. Ben HDP siyasetinin bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Bir vicdani karar verebilme kabiliyetlerinin olmadığı kanaatindeyim. Patronu ne derse söyledikleri ile yaptıkları arasında her zaman farklılıklar olabileceğini; onun için Cumhur İttifakı'nı destekleyen seçmenlerin hiç bu tartışmalara girmeden sandığa dolu dizgin gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Cumhur İttifakı'na bir rehavet oluşturma adımlarını görüyorum.

"HÜDA PAR'I O TARAFA BIRAKSAYDIK NE YAPMIŞ OLACAKTIK?"

HÜDA PAR meselesine farklı bakıldığını, HÜDA PAR meselesinin oyla değerlendirilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu seçimin kendine ait bir gelecek beka meselesi olduğunu biraz önceden beri tartışıyoruz. HÜDA PAR meselesine böyle bakın. Bir HDP var. PKK'ya endeksli HDP. Bir de HÜDA PAR var. Biz HÜDA PAR'ı bizi destekleyecek noktaya almasak, HÜDA PAR'a kim teklif yaptı? HDP, CHP yaptı mı? Yaptı. Biz HÜDA PAR'ı o tarafa bıraksaydık ne yapmış olacaktık? HDP muhafazakar değerlerden uzak, seküler bir yapı. Birtakım dini duyarlılıklardan uzak siyasi parti. O duyarlılıkları ortadan kaldırmaya atılan adımlar.

"HÜDA PAR'IN TERÖRLE İLTİSAKI YOKTUR"

HÜDA PAR'la ilgili şu adım atılmıştır, çok nettir; bir muhafazakar anlayış. HÜDA PAR anti Amerikancıdır. HÜDA PAR'ın terörle iltisakı yoktur. PKK meşruiyetini Millet İttifakı'na dayatmak için sözü toparladılar da toparladılar. Bunu göreceksiniz Tayyip Erdoğan'ın attığı HÜDA PAR adımı Türkiye'nin 20-30 yıl içerisinde Doğu ve Güneydoğu'da muhafazakar politika açısından yalnız kalan, kendi kodlarına dönmeye çalışan AK Parti ve Tayyip Erdoğan bu dönemin en büyük akıllarından bir tanesi olduğu. Bu çok güçlü bir sosyolojik adımdır ve büyük bir devlet aklıdır.

"TÜRKİYE BU GÖÇ DALGASINI YÖNETTİ"

Türkiye'de sığınmacılar meselesinin etkin olduğu alanlar ve iller vardır. Yüzde 3-3,5 civarındadır sığınmacıların mesele olduğunu söyleyenler. Biz dünyanın en büyük göç dalgasıyla karşılaştık. Türkiye bu göç dalgasını yönetti. Eğer yönetmemiş olsaydık, Türkiye bu karmaşıklıkların maliyetini toplumsal birçok olayla karşı karşıya kalarak öderdi. 

"TÜRKİYE'DE 3 MİLYON 381 BİN SURİYELİ VAR"

Türkiye'de 3 milyon 381 bin Suriyeli var. 554 bin Suriyeli gitti. Nisan ayında Katar'la beraber bir protokol imzaladık. Orada 9 ayrı bölgede gerek Fırat Kalkanı gerek Barış Pınarı bölgesinde toplam 240 bin konut oluşturulacak. Altyapısı ve organize sanayi siteleriyle birlikte şehirler inşa edilecek. Tamamı Katar finansmanıyla. İlk hesabımız 1.2 milyar dolar. Onlar 2-2,5'a kadar gidebileceklerini düşünüyorlar. Bugün 5 binin temeli atıldtı. Burada tarım arazileri de olacak. Bunun altyapısı yapıldı zaten. Şu anda 2800'ün üzerinde yaklaşık 13 ayrı yerleşkede organize sanayi siteleri yapıldı. Bu sadece Türkiye'den gidenlere yönelik yapılıyor. Gönürlü, onurlu güvenli. Hem sayın Cumhurbaşkanımız hem Katar Emiri dünyanın gözüne baka baka bir irade ortaya koymuşlardır burada."

Düzenleyen:  - Seçim 2023
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...