Cumhuriyet dönemi yazarlarının marjinal hayatı
Cumhuriyetin ilk yıllarının yazarlarından çoğu, marjinal ve çalkantılı hayatlar yaşadı. Onlardan bazılarının hatıralarını derledik
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR: YATTIĞIM ODADA BAŞKA NEFES İSTEMEM
Sokağa eldivensiz çıkmaz, kapı kollarına mendilsiz dokunmazdı. Hiç kimseyle tokalaşmazdı. Müzmin bekârdı ve ömür boyu evlenmedi. Sebebini şöyle anlattı: Yattığım odada başka nefes istemem, sinirlenirim. Bunun içindir ki misafirlikte bile kalamam.
HALİDE EDİP ADIVAR
İlk kocası, dönemin matematik dehası Salih Zeki. Halide Edip 17, kocası 40 yaşındaydı. Halide aralarındaki ilişkiyi “Onun kölesiydim, zihninin kölesi” diye tanımlamıştı. Bir gün eşini çalıştığı yerde ziyarete gittiğinde yüzündeki yaşmaktan kim olduğunu anlayamayan görevli “Sen az önce burada değil miydin?” demesinden eşinin kendisini aldattığını anladı. Hatta daha sonra eşinin o hanımla da evlendiğini öğrendi ve boşandı. Yazdıklarını çoğu hayal gücü değil, yaşadıklarıydı. Feminist bir yazardı. İki oğluna çok ilgili bir anne olmadı.
SABAHATTİN ALİ
Sık sık şu şiiri okurdu:
Tabutumun altı çatlak,
beni vuran benden alçak,
sol böğrüme girdi pıçak,
yâr yâr aman…
Kardeşi Süheyla Conkman, ağabeyinin hazin ölümü sonrası, bu şiir için “Meğer kaderinin şarkısı imiş, bilemezdik” diyecektir.
Çünkü Sabahattin Ali, çıkardığı Markopaşa dergisinde Atatürk’ü eleştirdi diye açılan davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye’den kaçmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek üzereyken bıçaklanarak öldürüldü.
ORHAN VELİ KANIK
İki incecik bacak, üçgen bir yüz, kambur bir sırt… İşte Orhan Veli.
“1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. Çok âşık oldum, hiç evlenmedim” diye yazmıştı.
Bir arkadaşının evinde öldü. Cenazesi Beyazıt Camii’nden kalktı. “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” şairinin tabutu, Beyazıt’tan Çemberlitaş’a, Sultanahmet’e, Babıali Yokuşu’ndan Sirkeci’ye eller üstünde taşındı. Sonra arabayla Haliç, Karaköy, Tophane, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Rumeli Hisarı ve Aşiyan Mezarlığı…
CEMAL SÜREYA
Eşlerinin suratlarında patlayan tokatları, kimi zaman diş protezi taktırtmaya vardıracak şiddetteydi. Cemal Süreya’nın iki ayrı eşinden iki çocuğu doğdu. Biri Seniha Nemli’den olan kızı Ayçe… Babası onun için “Ayçe beni ve benimle ilgili hiçbir şeyi sevmiyor” demişti.
Zuhal Tekkanat’tan olan oğlu Emrah ise daha on yaşındayken fiziki, hormonal ve ruhi problemler yaşamaya başladı. Aşırı şişmanladı. Büyüdükçe ailesinde huzur kalmadı. Babasının müzik setini, videosunu satıp silah aldı. Hatta hapse girip çıktı.
Emrah bir gün, babası Cemal Süreya’nın son eşi Birsen Sağnak ile birlikte yaşadıkları evi işgal etti. Babasını kimseyle görüştürmemek için telefon kablosunu kopardı. Yazılarını yırttı. Hatta babasını döverek öldürdüğü iddiası bile ortaya atıldı.
