Bakan Şimşek'ten dikkat çeken enflasyon yorumu! '2024'te büyüme zayıf seyredecek'

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Bakan Şimşek'ten dikkat çeken enflasyon yorumu! '2024'te büyüme zayıf seyredecek'

Ekonomi Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyona ilişkin yeni yıl beklentilerini açıkladı. Şimşek, "2024'e baktığımız zaman, büyüme zayıf seyredecek. Enflasyonda düşüş devam edecek" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ankara'da Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yıllık Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu.

Enflasyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek,"2024'e baktığımız zaman, büyüme zayıf seyredecek. Enflasyonda düşüş devam edecek. Daha destekleyici finansal koşullar daha gevşek bir para politikasına evrileceğiz" dedi.

"ENFLASYON OVP İLE UYUMLU AMA YÜKSEK"

2023'te Türkiye'de ekonomik büyümenin güçlü seyrettiğine dikkat çeken Şimşek, "Yüzde 4,4'ü gerçekleştirirsek küresel ortalama büyümenin 1,5 katından daha fazla Türkiye büyümüş olacak. OVP ile uyumlu ama yüksek bir enflasyon var. OVP hedefinin oldukça altında bütçe performansı var. İşsizlikte azalma var" diye konuştu.

2024'te büyümenin zayıf seyredeceğini söyleyen "Enflasyonda düşüş devam edecek. Daha destekleyici finansal koşullar daha gevşek bir para politikasına evrileceğiz. Dezenflasyonun net şekilde ortaya çıktığı, mali disiplinin de deprem hariç tesis edildiği bir yıl" ifadelerini kullandı.

Şimşek'in diğer açıklamaları şu şekilde:

"ABD, SON 40 YILIN EN SIKI PARA POLİTİKASINI UYGULADI"

Mal ticaretinde ciddi yavaşlama söz konusu. ABD'de son 40 yılın en sıkı para politikası uygulandı. Geçen yıl bu zamanlar ABD için baz senaryolar resesyon gösteriyordu. Enflasyon düştü, büyüme güçlü seyretti, istihdam nispeten güçlü seyretti. ABD'ye baktığınız zaman OECD Kasım raporundaki analize göre 2023 yılında ABD'de büyüme yüzde 1,7, 2024'te biraz daha yavaşlayacak. ABD bunu nasıl sağladı?

Yapılan analizlere göre büyümenin nispeten tahminlere oranla güçlü seyretmesinin ana sebebi olarak hane halkının tasarruflarından 2,3 trilyon dolar harcamış olması gösteriliyor. Şirketler bankacılık sektöründen borçlanmadan çok sermaye piyasalarından kaynak buldular. Şirketlerin yüzde 60'ı sermaye piyasalarından kaynak buldu.

Kasım ayı itibarıyla 3,1'lik enflasyon var ABD'de. ABD için yumuşak iniş öngörülüyor. Küresel büyümenin ana motorlarından biri olan ABD'ye baktığınızda 2023 yılı beklentilerin aksine güçlü bir yıl olarak devam etmiş, 2024'te bir miktar yumuşama öngörülüyor.

"AB, BÜYÜMEDE İVME KAYBEDERKEN, ÇİN TOPARLANDI"

AB'ye baktığımızda bizim de en büyük ticaret ortağımız. 2023'te büyümede ivme kaybı söz konusu. Dolayısıyla ihracattaki durgunluğun ana sebebi AB'deki büyümenin yüzde 3,6'dan yüzde 0,6'ya gerilemiş olmasıdır. AB'ye baktığımızda ABD'den ayrılan en önemli hususlardan biri şirketlerin yüzde 70'i finansmanı bankacılık sektöründen temin ediyor.

Küresel ekonomide belirleyici olan Çin, büyümede 2023'te ılımlı toparlanma söz konusuydu. 2024'te bir miktar yavaşlaması öngörülüyor. Burada konut önemli bir bileşen, milli gelirin yüzde 25'ini oluşturuyor. Hane halkının gelirlerinin yüzde 70'ini konut oluşturuyor, konut fiyatları düşüyor. Çin'de enflasyon neredeyse yok. Çin'de yüzde 1'lik enflasyon öngörülüyor. Bunlar küresel ekonomiye ilişkin çok özet.

"DAHA GEVŞEK BİR PARA POLİTİKASINA EVRİLECEĞİZ"

Türkiye'de büyüme 2023'te güçlü seyretti. Yüzde 4,4'ü gerçekleştirirsek küresel ortalama büyümenin 1,5 katından daha fazla Türkiye büyümüş olacak. OVP ile uyumlu ama yüksek bir enflasyon var. OVP hedefinin oldukça altında bütçe performansı var. İşsizlikte azalma var. 2024'e baktığımızda büyüme zayıf seyredecek. Bu ortalama beklenti bağlamında, enflasyonda düşüş devam edecek. Sıkı para politikasından daha gevşek bir para politikasına doğru evrileceğiz. Özetle 2024 özeti böyle.

Bizim için önemli olan AB'dir. Yüzde 0,6'lık büyümeden yüzde 1,3'e yükselmesi iyi bir toparlanma AB için. İyimser olmak için AB'deki kademeli toparlanma sebep olarak karşımıza çıkıyor. Dezenflasyonun net şekilde ortaya çıktığı, mali disiplinin de deprem hariç tesis edildiği bir yıl. Türkiye'de nispeten nüfus hala genç, dinamik, dolayısıyla önünde 15-20 yıllık bir fırsat penceresi var. 

"TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSATLAR VAR"

Dünyada yüzde 333 olan toplam borçluluk oranı Türkiye'de yüzde 117 ile bir sorun olarak karşımıza çıkmıyor. OVP’ye sahip çıkarak bu kadar zorlu küresel koşulların, yeni normal olduğu dönemde, ’Türkiye için bu koşulları nasıl fırsata çeviririz’ derdindeyiz. OVP’yi toplumun bütün kesimlerinin desteğiyle gerçekleştirebilirsek Türkiye için büyük fırsatlar var. Yatırım iklimi için fiyat istikrarına ihtiyacımız var.

"ENFLASYONDA TEK HANE 2026'DA"

Maliye politikasının deprem hariç dezenflasyon politikasını destekleyici olduğunu söyleyebilirim. Maliye politikasının da dezenflasyonu destekleyici olması lazım, hatta yapısal reformlarla üretkenliği artırarak birim maliyetleri aşağı çekerek, hem rekabet gücü hem dezenflasyonu desteklememiz lazım, sadece para politikası ile olmaz, toplumun tüm kesimlerinin sahiplenmesi gerekiyor.

IMF dünyadaki enflasyon programlarına bakmış, burada başarılı olan programların ortalama başarıya erişme süresi ortalama 3,2 yıl sürmüş, bizim program geçen sene başladı, tek haneyi 2026'nın sonunda öngörüyoruz, ortaya koyduğumuz program dünya gerçekleriyle de örtüşüyor.

Yıllık bazda bakıldığında yüksek enflasyon son 12 aya ait enflasyondur, önümüzdeki 12 aya dair enflasyonu farklı görmemiz lazım. Kredi notunda artışlar bekliyoruz. Sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini atmaya başladık.

"BİRİNCİ HEDEF FİYAT İSTİKRARI"

Aylıkta düşüş başladı, yıllık enflasyonda, yılın ikinci yarısında başlayan hızlı düşüşlerle birlikte MÜSİAD üyelerinin beklentilerin de hedefe doğru yakınsama ihtimalini yüksek görüyoruz. Şu anda çekirdek ve manşet enflasyonda aylık artışlar bizim program hedeflerimizle uyumlu gidiyor, dedik, Ocak ayı istisna, her sene öyledir, trendin esas itibarıyla bozulmasını beklemiyoruz, program hedefleriyle uyumlu.

Birinci hedef fiyat istikrarı, ikinci hedef mali disiplin, üçüncü hedef ise cari açığı yönetilebilir, sürdürebilir düzeye çekmek. Rezerv birikimi de kur oynaklığında azalmaya, risk priminde düşüşe, finansal şoklara karşı dayanıklı olmaya yol açacak. (Altın ithalatı) Türkiye'de para politikasındaki normalleşme ile birlikte değişeceğine inanıyoruz. 2025'ten itibaren cari açığın yüzde 2,5 ile sürdürülebilir bir patikaya oturacağına inanıyoruz. Enflasyona karşı aldığımız tedbirler cari açığı da azaltacak.

"MERKEZ BANKASI REZERVLERİ 47 MİLYAR DOLAR ARTTI"

Merkez Bankası rezervlerinde Mayıs ayından bu yana 47 milyar dolar artış var. Merkez Bankası swapları azaltacağına dair bir politika öngörüsünde bulundu. Türkiye'nin hem net hem brüt rezervleri son 6-7 ayda bizim öngördüğümüzden çok daha güçlü bir şekilde arttı.

Seçim öncesi bir miktar belirsizlikler fiyatlanıyordur ama inanıyorum ki Nisan'dan sonra bu programa inanç, güven çok daha pekişecektir, çünkü biz kararlıyız. Ekonomide dengelenme başladı, iç talep yumuşadı, dış talebin etkisi daha az aşağı yönlü oldu, biz bu makasın daralacağına inanıyoruz.

"İHRACATI SONUNA KADAR DESTEKLEYECEĞİZ"

"Mal ve hizmetlerde muazzam teşvikler getirmeye devam edeceğiz. Eğer ihracat yapmıyorsanız, lütfen '2024 ve sonrasında ihracat yapacağız' diye planlama yapın. Çünkü biz sizi destekleyeceğiz. Doğru politikalar beraberinde portföy tercihlerini getirecek. Portföy tercihleri içeride ve dışarda TL lehine olacak. Şu ana kadar öyle gidiyor. Uluslararası yatırımların da öngörülebilirlik arttıkça yükseleceğine inanıyorum. Yurt dışı yerleşiklerin TL varlık tercihi burada önemli bir faktör. Cari açık neden önemli? Çünkü dış finansman ihtiyacında azaltmaya gidilecek, ülkenin dışarıdan daha makul maliyetlerle finansman bulmasının önünü açacak, dış borcu daha sürdürülebilir bir patikaya oturtacak.

Makro finansal istikrara katkıda bulunacak. Genel anlamda istikrar ve öngörülebilirlik artmış olacak. Rezerv birikimi de Türkiye'nin kur oynaklığında azaltmayı, risk priminde düşüşü, finansal şoklara karşı korunaklı olmamızı ve yatırımcı güveninde artışı sağlayacak. Hiçbir hedefin gelişi güzel konulmadığını bilin. Rezerv birikiminde, cari açığı azaltmada ve enflasyonu kontrol altına almada mesafe katettik. İlk günden beri '2024'ün ikinci yarısı' dedik. Siz bugün tedbir alıyorsunuz, onun yansıması zaman alıyor. Çünkü bütün dünyada para politikası gecikmeli bir aktarım mekanizması üzerine çalışır. Bu enflasyon düşecek ama yılın ikinci yarısında yıllık bazda düşecek. Aylık bazda düşüşler zaten başladı."

"CARİ AÇIĞI SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜZEYE ÇEKECEĞİZ"

Şimşek, cari işlemler açığının son 20 yılda ortalama milli gelirin yüzde 4'ü olduğuna dikkati çekerek, bu rakamın yüzde 2,5 eşik değerin üzerinde bulunduğuna işaret etti.

Geçen yıl altın ithalatının 30 milyar dolarla rekor kırdığını anımsatan Şimşek, "Bu tamamen portföy tercihi olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'de para politikasındaki normalleşmeyle bu tercihin değişeceğine inanıyoruz. Dolayısıyla para ve maliye politikasındaki sıkılaşma ve altın talebinin ılımlı hale dönmesiyle cari açık azalacak. Biz program dönemi sonunda 2025'ten itibaren altın dahil cari açığın yüzde 2,5 civarı sürdürülebilir bir patikaya oturacağına inanıyoruz. Cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çekip bir taraftan kamunun bir taraftan özel sektörün tasarruflarını artırmasını sağlayacak politikaları uygulayacağız." diye konuştu.

"KUR ÖNGÖRÜLERİNİZİ DESTEKLEYEN HİÇBİR HUSUS YOK"

Şimşek, iş adamlarına üretken ve aldıkları krediyi çok rahat şekilde geri ödeyebilecek alanlara yatırım yapmaları tavsiyesinde bulundu.

Türkiye'nin hem net hem de brüt rezervlerinin öngörülerinin üzerinde arttığına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla sizin TL'nin geleceğine ilişkin tereddütlerinizi destekleyen bir trendde değiliz. Ne dezenflasyon programı ne rezerv birikimi ne cari açıktaki trend ne de para politikasındaki duruş sizi destekliyor. Şu andaki politika çerçevesinde bakarsanız sizin kurla ilişkili öngörülerinizi destekleyen hiçbir husus yok. Güçlü, sürdürülebilir ve yüksek büyüme ana hedefimiz. Bunu yapmak için iç talebi yumuşatıp dış talebi destekleyecek politikaları devreye alıp hepinizi ihracatçı yapmak istiyoruz. Sektörel ve coğrafi çeşitlendirme sizin için çok değerli, kırılganlığınızı azaltır. MÜSİAD yönetiminden istirhamım var, bütün üyelerine nasıl ihracatçı olacakları yönünde program hazırlasınlar, biz de destekleyelim. İç talep yavaşlayacak, programın çıktısı bu... İç talep ılımlıyken ve AB toparlanıyorken ihracatı önceliklendirelim."

"İHRACATIN BÜYÜME KATKISINI ARTIRMAK İSTİYORUZ"

Türkiye'nin son 20 yılda yüzde 5,4, 100 yılda ise yüzde 4,8 büyüdüğünü belirten Şimşek, buradaki sorunun iç taleple büyümeden kaynaklandığını aktardı. Şimşek, "Gelin hep birlikte yapısal dönüşümü başaralım. Sizi destekleyelim. Siz de bunu başarın. Yüksek sürdürülebilir büyüme istiyoruz. Sadece iç taleple büyümek doğru değil, net ihracatın büyümeye katkısını artırmak istiyoruz." dedi.

Şimşek, yatırım ortamını daha da iyileştireceklerini belirterek, sermaye piyasalarını derinleştirmeyi ve makul maliyetlerle, uzun vadeli finansmana erişim için enflasyonu tek haneye düşürmeyi istediklerini söyledi.

Reformların beklentilerde iyileşme sağlaması nedeniyle yapısal reformların bu programın en önemli ayağı olduğuna dikkati çeken Şimşek, rekabet gücünün reformla artırılabileceğinin altını çizdi.

Şimşek, kalıcı rekabet gücünün kur üzerinden değil, verimlilik ve inovasyonla kazanılabileceğini vurgulayarak, bunun da reform ve yatırım gerektirdiğini ifade etti.

"TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTU ARTACAK, BUNA İNANIYORUZ"

Ekonomi programından sonuç almaya başladıklarını belirten Şimşek, Türkiye'nin risk priminin 700 seviyelerinden 300'e kadar indiğini, kur oynaklığının azaldığını söyledi. Şimşek, seçim sonrası programa içeride ve dışarıda güvenin daha da pekişeceğini dile getirdi.

Ekonomide dengelenmenin başladığına işaret eden Şimşek, "Net ihracatın pozitif katkıya, iç talebin de ılımlıya döndüğü bir dönemin arifesindeyiz. Cari açıkta yıllık bazda düşüş başladı, devam edecek. Yıllık enflasyonun düşmesiyle beklentilerde iyileşme hızlanacak. Not görünümünde iyileşme başladı. Henüz not artışı yok ama gelecek, buna inanıyoruz." diye konuştu.

"YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİNE DESTEK"

Şimşek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın net bir şekilde ortaya koyduğu önceliğin, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat olduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Rekabet gücünüzü, istihdamı ve çalışanları desteklemek için 2024 yılında 630 milyar liradan fazla bir gelirden vazgeçeceğiz. Yüksek teknoloji yatırımlarına destek vereceğiz. Belirlediğimiz 284 yüksek teknoloji ürün var. Siz (iş dünyası) onlardan birini üretip talip olun. Hiçbir sübjektif kriter olmadan, tamamen teknik bir çerçevede başvurunuz. Biz 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli Türk lirası kredi vereceğiz. Faizi de bugünkü piyasa faizlerinin üçte biri civarında olacak. Reeskont kredi imkanlarını 10 kat artırdık. İnanıyorum Merkez Bankamız bu ay bunu daha da artıracak."

Düzenleyen:  - Ekonomi
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...