Uzmanlar, enerji anlaşmalarını değerlendirdi: LNG tedarikiyle Türkiye kışa hazır

Türkiye ile ABD arasında imzalanan LNG ve nükleer enerji anlaşmaları, enerji arz güvenliği ve uzun vadeli stratejik hedefler açısından kritik bir dönüm noktası oldu. 70 milyar metreküplük LNG sözleşmesi ve küçük modüler reaktörleri kapsayan nükleer mutabakat, Türkiye'nin enerji çeşitliliği ve teknolojik altyapısını güçlendirmeyi hedefliyor.
CEMAL EMRE KURT ANKARA - Türkiye ile ABD arasında imzalanan enerji anlaşmaları, iki ülkenin ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma hedefinde yeni bir eşik oldu. 70 milyar metreküplük LNG sözleşmesi ve ‘Stratejik Sivil Nükleer İş Birliği Mutabakat Zaptı’ hem arz güvenliği hem de uzun vadeli enerji stratejisi açısından kritik bir adım olarak öne çıktı.
Enerji uzmanı Emin Emrah Danış, yapılan iş birlikleriyle Türkiye’nin enerji güvenliği ve karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda nükleeri stratejik bir kaynak olarak gördüğünü belirterek, “Yeni nükleer santral projeleri gündemde. Akkuyu Nükleer Santrali dışında Türkiye’nin Sinop ve Trakya’daki nükleer çalışmalarında sona yaklaşıldı. Önümüzdeki 10 yılda toplamda 15 GW’lık nükleer kurulu güce ulaşılması hedefleniyor. ABD ile yapılan çerçeve anlaşmada özellikle küçük modüler reaktörler (SMR) öne çıkıyor. Bu teknoloji, 50-500 MW aralığında daha küçük ölçekli, hızlı kurulabilen reaktörleri kapsıyor. Henüz dünyada geliştirme aşamasında olan SMR’ler, Türkiye için yerel ve esnek enerji çözümleri sunabilecek. ABD iş birliği, Türkiye’nin bu alandaki teknolojik bilgiye erişmesini kolaylaştıracak” dedi.
"KRİTİK BİR DÖNÜM NOKTASI"
Danış, BOTAŞ üzerinden 20 yıl sürecek 70 milyar metreküplük anlaşma hakkında yaptığı değerlendirmede ise “Bu anlaşma kritik bir dönüm noktası. Daha önce Milano’da imzalanan ve üç yıl süreli, görece düşük hacimli sekiz dokuz anlaşmadan farklı olarak bu anlaşma, Türkiye’ye hem fiyat hem de arz güvenliği açısından uzun vadeli avantajlar sağlıyor. Anlaşmalar sayesinde Türkiye, elindeki hacmi sadece kendi ihtiyacı için değil, aynı zamanda diğer ülkelere ihracat için de kullanabilecek” ifadelerini kullandı.
Enerji uzmanı Ali Arif Aktürk de enerjinin nakil maliyetleri ve arzdaki risklere dikkat çekti.
Aktürk, “Mesela İran, artan iç talep sebebiyle kış aylarında Türkiye’ye taahhüt ettiği miktarı göndermeyebiliyor. Veya olumsuz hava şartları sebebiyle LNG tankerleri limanlara yanaşamayabiliyor. Bu tür durumlar arz sıkıntısı riskini gündeme getiriyor. Bu anlaşmalarla Türkiye kışa hazır” diye konuştu.
ABD ile imzalanan nükleer anlaşmanın iyi niyet sözleşmesi anlamına geldiğini dile getiren Aktürk, “Elektrikte bugün Türkiye’nin toplam kurulu gücü 120 bin megavat seviyesinde. Bunun 20 bin megavatı güneş enerjisinden, 12 bini rüzgârdan geliyor. Ancak güneş ve rüzgârda kapasite faktörü düşük. Bu sebeple her güneş ve rüzgâr santrali için 7/24 çalışacak bazı yük santrallere ihtiyaç var. Nükleer enerji bu ihtiyacı karşılamak için devreye giriyor” değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRK AKIM VE MAVİ AKIM TAM KAPASİTE"
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde Rus enerji kaynakları ile ilgili ifadelerini yorumlayan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türk Akım doğalgaz boru hattı ve Mavi Akım doğalgaz boru hattının tam kapasiteyle çalıştığını belirtti. Peskov, Türkiye ile Rusya’nın ticari ve ekonomik iş birliğini sürdürdüğünü dile getirerek, “Türkiye, Rusya ile hangi alanlarda iş birliği yapacağına kendisi karar veren egemen bir devlettir” dedi.