Marmara Denizi'nde müsilajın ardından yeni alarm: Uzman isim 'çözümü kolay değil' dedi

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Marmara Denizi'nde müsilajın ardından yeni alarm: Uzman isim 'çözümü kolay değil' dedi

GÜNDEM Haberleri

Yakın dönemde müsilaj tehlikesini atlatan Marmara Denizi, bu kez de denizanası tehdidi altında. Son 20 yılda 20-30 yeni denizanası türü tespit edildiğini söyleyen Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, popülasyon artışına çözüm bulmanın kolay olmadığını belirtti ve "Siz çocuğunuza 'Tabağındaki balığı ye' yerine, 'Tabağındaki denizanasını ye' diyebilirsiniz. Sistem o yöne doğru evriliyor" ifadelerini kullandı.

Marmara Denizi'nde tespit edilen müsilaj ile mücadele için, 2021 yılında 22 maddelik Marmara Eylem Planı açıklanmış, yapılan çalışmalar sonrası denizdeki tehlike ortadan kalkmıştı. Zaman zaman müsilajın (deniz salyası) Marmara Denizi'nde yeniden görüldüğü iddia edilse de uzmanlar tarafından bunlar doğrulanmadı. Şimdi ise Marmara'yı bekleyen yeni bir tehlike gündemde.

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, Marmara Denizi'nde son 20 yılda 20-30 yeni denizanası türü tespit ettiklerini belirtti. Denizanalarının, besin rekabetine girdikleri için balık stokları üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu söyleyen Okyar, önemli açıklamalarda bulundu. Okyar, yaklaşık 550 milyon yıldır herhangi bir morfolojik değişim geçirmeden gezegendeki varlıklarını sürdüren denizanalarının, hayatta kalma konusunda çok başarılı organizmalar olduklarını belirtti.

DENİZANASI POPÜLASYONU NEDEN ARTTI?

Anadolu Ajansı'nın haberine göre; denizanası popülasyonunun artmakta olduğunu ifade eden Okyar, bunun nedenlerine ilişkin şu bilgileri verdi:

"İklim değişikliği söz konusu, kuraklık yaşıyoruz. Nehirlere kurulan barajlarla denizler, nehirlerle yenilenme özelliklerini kaybetti. Denizlere azot, fosfor gibi evsel, endüstriyel, tarımsal atıkların girdisi artmış durumda. Küresel ısınmaya bağlı olarak denizlerde 'doğal bariyer' diye adlandırdığımız sıcaklığın, kuzeye doğru genişlemesiyle birlikte, sıcaklıkla sınırlandırılmış canlılar da daha fazla kuzeye doğru göçmeye başladılar. Diğer yandan aşırı avcılık söz konusu, çok güçlü donanımlara sahip endüstriyel balıkçılığımız var ve av sezonunda denizanası üzerinden beslenen balıkları avlıyorlar. Kıyılardaki insan kaynaklı, tahta, beton gibi yapılar, suların kendini yenilemesini engelliyor ve denizanası larvaları bu gibi sert zeminlere sabitlenerek popülasyonlarını geliştiriyorlar."

SON 20 YILDA 20-30 YENİ DENİZANASI TESPİTİ

Marmara Denizi'nde son 20 yılda 20-30 yeni denizanası türü tespit ettiklerini, bunların bazılarının gemilerin balast sularıyla, bazılarının da iklim değişikliğine bağlı olarak Çanakkale Boğazı vasıtasıyla ulaştığını anlatan Okyar, son yıllarda denizanalarının biyokütle açısından planktonun yüzde 90-95'ini oluşturur hale geldiğini söyledi.

Denizanaları ve balıkların zooplanktonik organizmalardan beslendiğine işaret eden Okyar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Besin açısından balıklarla rekabet halindeler ve ne kadar çok denizanası olursa balığın pastadan aldığı pay o kadar düşüyor, besin azlığıyla karşı karşıya kalıyor. Denizanaları, ayrıca balıkların yumurta ve larvaları üzerinden besleniyor, balıkları üreme yönünden de etkiliyor. Denizdeki plankton üzerindeki baskınlığı, balık yumurta ve larvaları üzerinden beslenmesi, gelecekteki balık stoklarının oluşmasını engelliyor."

BİRÇOK BALIK TÜRÜ YOK OLABİLİR

Gelecekte birçok balık türünün yok olabileceği tahmininde bulunan Okyar, "Siz çocuğunuza 'Tabağındaki balığı ye' yerine, 'Tabağındaki denizanasını ye' diyebilirsiniz. Sistem o yöne doğru evriliyor. Denizanaları, değişen ekosisteme tahammül gösterebilen canlılar. Çok fazla sayıda üreyebiliyorlar, beslenme yelpazeleri geniş, özellikle vurdukları canlı grubu ne yazık ki balıklar" ifadelerini kullandı.

Marmara Denizi'nde müsilajın ardından yeni alarm: Uzman isim 'çözümü kolay değil' dedi

"ÇÖZÜMÜ KOLAY DEĞİL"

Okyar, denizanalarının sadece Türkiye'de değil tüm dünya denizlerinde artış eğilimi gösterdiğini kaydederek, "Japonya, Çin denizleri gibi son derece sorunlu bölgeler, Akdeniz'de İsrail, Fransa, İspanya ve İtalya farklı denizanası türleriyle sıkıntı yaşayan ülkeler" dedi.

Denizanalarının popülasyon artışına çözüm bulmanın kolay olmadığını vurgulayan Okyar, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Sadece bir-iki yılın birikimi değil, yıllarca biz Marmara Denizi'ni acımasızca kullanmışız. Yerel yönetimler, bakanlıklar el ele vererek birlikte çalışmak durumundalar. Derin deşarjların kalkması lazım. İleri biyolojik arıtımların kurulması lazım. Gelecek stoku oluşturacak balığı denizde bırakmamız lazım." (AA)

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...