Marmara’ya giden ölüm hattı! "Burada oksijen kalmadı" diyen bilim adamı isyan etti

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nden bilim insanları, Gönen Çayı’nda ekolojik çöküşün başladığını açıkladı. Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın “Oksijen sıfır, canlı kalmadı” sözleri Marmara Denizi için de büyük tehlikeyi gözler önüne serdi.
Balıkesir’in Gönen ilçesinden doğup Marmara Denizi’ne dökülen Gönen Çayı’nda yapılan son incelemeler, ekolojik çöküşün başladığını gözler önüne serdi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Mustafa Sarı ve Doç. Dr. Uğur Karadurmuş’un 24 Ekim 2025’te gerçekleştirdiği ölçümlerde, deltadan Gönen Regülatörü’ne kadar 11 ayrı noktadan alınan su numunelerinde, çözünmüş oksijen oranının kritik seviyelere gerilediği belirlendi.
Araştırmada, Gönen Organize Sanayi Bölgesi’nden gelen atıkların çaya karıştığı kesimlerde çözünmüş oksijenin 0,11 ila 0,17 mg/L seviyelerine düştüğü, bu durumun sucul yaşamın sürdürülemez hale geldiğini ortaya koyduğu bildirildi. pH, amonyum, tuzluluk ve iletkenlik değerlerinin de yüksek çıkması, endüstriyel kirliliğin boyutunu gözler önüne serdi.
GÖNEN'DE OKSİJEN KALMADI
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, yaptığı açıklamada Gönen Çayı’nın artık doğal bir su kaynağı olmaktan çıktığını söyledi. Sarı, çaydaki vahim tabloyu şu sözlerle anlattı:
“Şu anda Gönen Çayı'nın denize karıştığı yerin çok yakınındayız. Yani Gönen sulakalanının girişi sayılacak bir noktadayız. Misakçı Köprüsü'ndeyiz. Hemen yanımda çağıl çağıl akan Gönen Çayı'nın sesini duyuyorsunuz. Ama buradan akan su değil. Buradan şu anda atık akıyor. Üzgünüm. Buradan başlamak üzere 55 kilometre boyunca belli noktalarda Gönen Çayı'nın kirlilik durumunu ölçmek için bir çalışma yaptık. Burada yaptığımız ölçümde çözülmüş oksijen 0.1. Tekrar ediyorum. Burada yaptığımız ölçümde çözülmüş oksijen 0.1. Burada oksijen yok. Biraz yukarıda Tahirova Regülatörü var. Orada da oksijen yok.”

Sarı, Gönen OSB’den gelen atıkların çayla birleştiği noktada oksijenin sıfırlandığını belirterek, canlı yaşamının tamamen sona erdiğini ifade etti:
“Nereye kadar? 16 kilometre sonra bir atık kanalı var. Ne demek atık kanalı? Gönen OSB'den gelen atıklar bir dere yatağını kullanarak Gönen Çayı'yla birleşiyor. Gönen Çayı'yla birleştiği noktadan itibaren Bostancı köyü yakınlarında artık oksijen sıfır seviyesine düşmüş oluyor. 16 kilometre boyunca yani Bostancı köyü yakınlarından Misakçı Köprüsü'ne kadar bu çayda hiçbir canlı yaşayamıyor. Oksijen olmadan hiçbir canlı yaşayamaz zaten.”
30 YIL ÖNCE BÖYLE DEĞİLDİ
Eskiden yılan balıkları, tirsi balıkları ve birçok türün yaşadığı Gönen Çayı’nın, sanayi ve tarımsal faaliyetlerin etkisiyle zehir akıttığını söyleyen Sarı, suyun geçirdiği değişimi şu sözlerle özetledi:
“Bu çay böyle değildi. Bu çay doğal olarak böyle değildi. Burası yılan balıklarının, ak balıkların, tirsi balıklarının göç rotasıydı. 20'ye yakın balık türü yaşıyordu burada. Sadece 30 yıl öncesine kadar. Peki ne oldu? Sanayi kuruldu, yoğun tarımsal faaliyetler başladı. Evsel atıklarımızı hiç arıtmadan çaya boca etmeye başladık. Ve sonuç işte burada gördüğünüz manzara.”

Sarı, çayın 50 kilometre yukarısında içilebilir nitelikte olan suyun, Gönen OSB’den sonra tamamen öldüğünü belirtti:
“Sadece 50 km yukarıda, Gönen Regülatörü'nün hemen çıkışında ölçtüğümüz zaman çözülmüş oksijen miktarı 11.7 mg/L. Birinci sınıf su demek bu. İçilebilir su demek çözülmüş oksijen bakımındadır. Devam edip geldiğimizde Gönen kent merkezinin girişinde 5.6'ya düşüyor. Yarı yarıya düşüyor. Ne oldu orada? Orada hayvan çiftlikleri var. Büyükbaş çiftlikleri, kanatlı çiftlikleri var. Onların atıklarını salıyoruz çaya. Küçüklü, büyüklü endüstriyel kuruluşlar var. Onların atıkları giriyor. Gönen'in çıkışında 4.8'e düşüyor. Sonra geldik, atık kanalına kadar 4'e yakın seyrediyor çözülmüş oksijen miktarı. Gönen OSB'den katılan atıklar çayla birleştiği andan itibaren oksijen miktarı sıfıra düşüyor. 0.1, 0.14, 0.17 gibi rakamlara düşüyor.”
Profesör, çözümün aslında çok basit olduğunu vurgulayarak “Gönen Çayı acil eylem planı” çağrısında bulundu:
“Çözüm, bunun için profesör olmaya, bunun için uzman olmaya gerek yok. Şuradaki kokuyu, şuradaki rengi ortadan kaldırmanın yolu çok basit. Bunu bu hale getiren neyse durduracağız. Gönen OSB'nin atıkları buraya karışmayacak. Evsel atıklar köylerden, mahallelerden, Gönen kent merkezinden karışmayacak. Hayvan çiftliklerinden buralara atıkları vermeyeceğiz. Sonuç? Bir müddet sonra bu çay temiz akmaya başlayacak. İşte o zaman Marmara Denizi'nde müsilajsız günler gelmeye başlayacak.”
"MÜSİLAJSIZ GÜNLER GERİ GELMEZ"
Son olarak, Gönen Çayı’nın kurtarılması için tüm tarafların acilen bir araya gelmesi gerektiğini belirtti:

“Acilen yapmamız gerekenler derhal bu çayı bu hale getiren atıkları durdurmalıyız ve tüm tarafların bir araya geldiği toplantılarla Gönen Çayı acil eylem planı yapmamız lazım. Gönen Çayı'nı kurtarmak için. Aksi takdirde bu çay gibi Marmara Denizi'nin çevresindeki bütün akarsulardan Marmara Denizi'ne bu atıklar karışmaya devam ettiği sürece müsilajsız günler gelmeyecek. Müsilaj tekrar tekrar gelecek. Balıklarımızı birer birer kaybedeceğiz. Şurada hemen yüzlerce kuş türünün barındığı Gönen sulakalan deltasını kaybedeceğiz. Acilen harekete geçmemiz gerekiyor. Gönen Çayı temiz akmalı. Gönen Çayı böyle değildi, tekrar ediyorum. Gönen Çayı'nın bu doğal hali değil, bunu bu hale biz getirdik. Acilen eski haline döndürmemiz lazım.”
Bilim insanları, Gönen Çayı’ndaki kirliliğin sadece yerel bir sorun olmadığını, Marmara Denizi’nin ekolojik dengesini ve bölgedeki tarımsal üretimi tehdit ettiğini vurguladı. Sarı, çayın hâlâ toparlanma kapasitesine sahip olduğunu belirterek uyardı:
“Bu çay kirli doğmadı, kirletildi. Ancak doğru adımlar atılırsa yeniden temiz akabilir. Gönen Çayı'nı kurtarmak, Marmara Denizi'ni ve geleceğimizi korumak demektir.”






