Gül kokulu

Sesli Dinle
A -
A +

Gülşen boy aynasının karşısında sağa sola dönerek eteğini bir iki yalancı dokunuşla düzeltir gibi yaptıktan sonra askıdaki pardösüsüne uzandı. 
Ağrı’nın merkez köyü Çınarlık’tan şehre gidecekti.

 

Yukarıdan aşağı sokağı bitirip köy meydanına indiği anda, şoför, içinde birkaç yolcunun bulunduğu minibüsün motorunu çalıştırdı. 

 

Gülşen bahçesindeki sandalyelerde insanların oturduğu iki kahvehane arasından utana sıkıla geçti; kendisini görüp beklemeye başlayan şoför sebebiyle adımlarını hızlandırdı.

 

Genç kız, Lise Giriş Sınavı’nda Türkiye birincisi olmasında katkısı bulunduğuna inandığı öğretmenine hediye almaya gidiyordu.

 

Minibüs Sadaklı’dan Ağrı’ya girerken Gülşen bundan bir ay önce öğretmenine kırgınlığını hatırladı.

 

Bütün derslerden tam not aldığı hâlde, aynı sınıftan Sedef’i okul birincisi ilan etmişlerdi ve bu kararda kendi sınıf öğretmeninin doğrudan etkisi olduğunu biliyordu.

 

Şimdi yaşadığı büyük gurur sebebiyle o olayı unutmuş, hatta “Sedef yetim olduğu için moral olsun diye bizim öğretmen bu tercihi yapmıştır” diye, olumluya bile yormuştu.

 

Ağrı gibi küçük bir ilde fazla hediye seçeneği yoktu.

 

Meşhur bir markanın parfümünden aldı, fiyatının yüksekliğine şaşırarak…
“Feda olsun” dedi, “Öğretmenimin üzerimdeki emeğini düşününce…”

 

Akşamüzeri minibüs köye girdi, yine aynı meydanda, çeşmenin önünde durdu.

 

Gülşen heyecanla kendi evinin bulunduğu mahalleye doğru tırmandı.
İlginç bir rastlantı ile, daha eve ulaşmadan, toprak yol üzerinde öğretmenin kendisine doğru geldiğini gördü.

 

İçi içine sığmayan bir sevinçle, içindeki parfümün küçüklüğüne inat,  biraz abartılı büyüklükteki kutuyu öğretmene uzattı.

 

“Aa, bu nedir” dedi öğretmen tebessümle, az çok tahmin ettiği hâlde…
Kız konuşmadı, minik bir gülücükle öğretmenin kutuyu açmasını izledi sadece…

 

Öğretmen kutu içinden çıkan paketi açmakta zorlandı, seloteybi dişi ile kopardı hatta. 

 

Matruşka gibi kutu içinde kutu, derken en son kırmızı siyah küçük bir kutu daha. Ve onun içinden de yuvarlak, yol yol pütürlü, kaliteli bir küçük bir cam şişecik çıktı.

 

Öğretmen siyah kapağını açtığı parfümü sol bileğine sıktı, kokladı, gözlerini kapatarak başını havaya dikip sağa sola salladı.

 

“Çok güzel! Gül kokulu, tam istediğim gibi” dedi.

 

Ve büyük kutunun dibindeki küçük beyaz zarfa uzandı.
Gülşen, öğretmenin zarfın içindeki kâğıdı çıkarırken ellerinin titrediğini fark etti. 

 

Öğretmen kaşlarını hafifçe çatarak notu okurken, öğrencisi onun yüzündeki ifadeye bakıyordu. 

 

Not bir cümleydi:

 

“Dünyada her şeye değer biçilebilir ama sizin yaptığınıza asla, canım öğretmenim.”

 

Öğretmen kâğıdı tekrar zarfa koyarken, kirpiklerini hızlı hızlı kırpıştırdı, gözyaşı dökülmesin diye.

 

“Beni çok mutlu ettin” derken dudakları titredi ve bu defa gözyaşına engel olamadı. Baş ve işaret parmağını iki göz kapağının üzerinden geçirdikten sonra şöyle dedi:

 

 “Okul bitti. Bana artık baba diyebilirsin kızım.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.