Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı?

Düzenleyen: / Kaynak: Dr. Doğacan Başaran
- Güncelleme:
Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı?

Dünya Haberleri  / Dr. Doğacan Başaran

Takvimler 7 Ekim 2023’ü gösterdiğinde İsrail’in bir bahane bularak Gazze’yi işgal edeceği istihbaratını alan El Kassam Tugayları, El Aksa Tufanı Operasyonu’nu düzenlemişti.  Operasyonun başarısı, İsrail saldırdığında esir takasında kullanılacak kişilerin esir alınması ve girilen askeri karakollarda Tel Aviv yönetiminin işgal planlarının ele geçirilmesindeydi.

DR. DOĞACAN BAŞARAN'IN ANALİZİ — Belki de bu planların ele geçirilmesi sayesinde İsrail, yedi aydan fazla bir süredir Gazze’ye saldırmasına rağmen Filistin direnişini yok etmeyi başaramadı. Peki, 7 Ekim’den sonra ne oldu?

İsrail, tüm dünyaya mağdur olduğu izlenimini vermiş ve uluslararası kamuoyunun İsrail’in katliamları karşısında seyirci kalması neticesini elde etmişti. Hastaneler, okullar, camiiler ve sinagoglar başta olmak üzere aylardır bombalanan sivil yerleşim yerlerinde çoğu çocuk ve kadın 33 binden fazla Filistinli İsrail tarafından öldürüldü.

Katliamlara rağmen İsrail’in yanında duran ABD, Binyamin Netanyahu yönetiminin soykırımı sürdürmesini sağlasa da zaman içerisinde dünya kamuoyundaki algı değişti. Japonya’dan Kanada’ya, İtalya’dan Yemen’e, Kolombiya’dan Senegal’e ve Brezilya’dan Almanya’ya dünya halkları, “Soykırımı durdurun” sloganıyla sokağa çıktı ve Gazze için ateşkes çağrısı yaptı.

Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı? - 1. Resim

Günün sonunda ABD bile İsrail’e olan desteğini tartışmaya başladı. Beyaz Saray’dan Refah’a kara operasyonunun düzenlenmesinin hata olacağı yorumları geldi. Dahası İsrail, Güney Afrika’nın açtığı soykırım davası ile Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanmaya başladı. Hatta esir yakınları başta olmak üzere İsrail halkında da savaş karşıtı bir tutum gelişti ve Başbakan Binyamin Netanyahu’nun istifasını isteyen protestolar ülkenin somut bir gerçekliği haline geldi. Fakat bu sürecin nihayetinde bugün gelinen nokta ise İsrail’e bir kez daha saldırıya uğrayan mağdur ülke imajını verebilir.

En azından Tel Aviv, İran’ın saldırılarını bu amaç için kullanacaktır. Zaten AB’nin İran’ı kınayan açıklaması ve ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in tüm imkanlar kullanılarak savunulması konusundaki sözleri bunun göstergesi. Netanyahu’nun İsrail halkını da kendi etrafında toplanmaya ikna etmesi muhtemel. Kısacası İran, İsrail’e can simidi oldu. Öyleyse soru şu: İran, İsrail’i neden vurdu?

Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı? - 1. Resim

Aslında İran, 1979 yılında gerçekleşen İslam Devrimi’nden bu yana ABD’nin yaptırımları altındaki bir ülke. Dış politikasındaki temel retoriğini de büyük şeytan olarak tanımladığı ABD ve küçük şeytan olarak nitelendirdiği İsrail ile mücadele argümanına dayandırıyor. İran’ın bu duruşu, İsrail ve ABD’nin de işine geliyor. Nasıl mı?

Gelin Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşme sürecinin temel dayanağı olan İbrahim Anlaşmaları’nı hatırlayalım. Donald Trump’ın başlattığı ve Joe Biden’ın devam ettirdiği süreçte Arap ülkelerini İsrail ile normalleşmeye iten temel etken, İran tehdidinin varlığıydı. Dolayısıyla İran tehdidinin varlığı, İsrail’in bölgede meşru bir devlet gibi görülmesine kapı aralıyor. Aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının da temel gerekçesi.

Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı? - 2. Resim

Diğer taraftan İran da direniş ekseni adı altında İsrail ve ABD’ye karşı farklı ülkelerde kurduğu milis güçler aracılığıyla Şii yayılmacılığını hayata geçiriyor. Bugün gelinen noktada Irak ve Suriye’deki Şii milis güçler, Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husi Ensarullah Hareketi, İran tarafından vekil aktör olarak kullanılıyor. Yani İran-İsrail ve İran-ABD zıtlaşmasında kazan-kazan temelli bir ilişki biçimi söz konusu. ABD ve İsrail açısından strateji şu: İran yayılmacılığının önünü aç. İran’dan tehdit algılayan ülkelerle müttefik ol ve onlara silah sat.

Bununla birlikte İran’ın 1 Nisan’da Şam Konsolosluğu’nu vuran İsrail’e doğrudan cevap vermesi tarihte bir ilk. Tahran yönetimi, daha önce İsrail ve ABD’yi vekil aktörler üzerinden hedef alıyordu. Ancak ilk kez doğrudan saldırma yoluna gitti. Bu da “İsrail de yeni bir misilleme yapar mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Elbette yapabilir zira Netanyahu sıkışmış durumda ve krizin tırmanması, İsrail’i hem içeride hem de dışarıda güçlendirecek.

Netanyahu, Hamaney ve Biden memnun! İran’ın zararsız saldırısı kurmaca mıydı? - 3. Resim

Aynı zamanda krizin tırmanması, İran’ın Filistin meselesine sahip çıktığı algısını pekiştirerek Tahran’ın İslam Dünyası’ndaki iddiasına katkı sağlayacak. Yani yine kazan-kazan durumu var. Fakat krizin kontrolden çıkarak bir savaşa dönüşmesi kaybet-kaybet ilişkisini doğurur. İki tarafın da bundan sakınacağı açık.

İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırı da bu hassasiyetin korunduğunu gösteriyor. İran, SİHA’lar ve balistik füzelerle İsrail’e saldırdı. Demir Kubbe, saldırıları önledi ve tek bir İsrailli ölmedi. Zaten misillemenin yapılacağı da animasyon videolarla duyurularak saldırının sürpriz saldırı boyutundan çıkarılması sağlandı.

Neticede İran’ın İsrail’i vurmasından memnun olan üç aktörden bahsedebiliriz. Tahran yönetimi, Netanyahu ve Joe Biden. Tahran, İran kamuoyunun beklentilerini karşılarken, Netanyahu da iç ve dış siyasetteki sıkışmışlığını giderdi. Saldırılar, Netanyahu’ya can simidi oldu. Biden da İsrail’e verdiği desteği sürdürebilecek argümanlara kavuştu. Gazze’deki katliamlar ise devam ediyor. Belki de haftalardır uluslararası kamuoyunun tepkisi nedeniyle Refah’a yönelik kara operasyonunu başlatamayan İsrail, bu algı değişikliğiyle 1.4 milyon sivilin son sığınağı olan Refah’ta büyük katliamlar gerçekleştirerek Gazze’deki soykırımı yeni bir aşamaya taşıyacak.

Düzenleyen:  - Dünya
Kaynak: Dr. Doğacan Başaran
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
ssda15 Nisan 2024 07:19

üçlü şeytanlar ... türkiyeyi bataklığa çekmeyi istiyorlar

Sonraki Haber Yükleniyor...