Ayvalık’ta doğup İspanyol oluyor! Dökme zeytinyağımız İspanya markası gibi satıldı

Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Ali Uçar “İspanya’da geçen yıl ürün sıkıntısı vardı. Biz dökme yağ sattık. Onlar ambalajlarına koyup yollarına devam ettiler. Biz olmasak Tunus ve Fas’tan alacaklar. Bizim satışımızın yüzde 30’u ambalajlı. Bunu en az yüzde 40’a çıkarmalıyız” dedi.
İRFAN ÖZFATURA AYVALIK - Zeytinyağı... Dünyanın en değerli ürünlerinden biri. Hem ilaçtır hem gıda. Yaralara sürülür, saçları besler ama lezzettir, sağlıktır. Ülkemiz toprakları, bu değerli ürün yönünden oldukça zengin. Ülkemizin Ege ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere birçok yöresinde üretiliyor ve her biri kendi yöresinin özellikleriyle tatlanıyor, değer buluyor. Akdeniz’de birçok ülke zeytinyağını markalaştırıp katma değeriyle satıyor. Bizde ihracatın yüzde 70’i hâlâ dökme olarak satılırken, ambalajlı ihracat sadece yüzde 30 civarında. Bu yarayı anlatan Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Ali Uçar “Dünyada bilinen markalara ihtiyacımız var. Evet AB ve ABD’deki firmalara dökme yağ veriyoruz ama bir an önce fasonculuktan kurtulmalıyız. Bunun için ambalajlı ürünün desteklenmesi, hedef ülkenin tespit edilip üzerinde çalışılması lazım. ‘Bu yıl Çin’e yönelelim’ denmeli mesela. Faaliyet var ama dağınık. Biri şu ülkede, biri Malezya’da, biri Japonya’da. Hâlbuki ‘bu sene 200 bin ton ihracat yapılacak ve bunun yüzde 40’ı ambalajlı olacak’ diyebilmeliyiz. Geçen sene İspanya’da ciddi bir ürün sıkıntısı oldu. Biz onlara dökme yağ sattık, onlar da koydular kendi ambalajlarına, yollarına devam ettiler. Zaten bizden almasa Tunus ve Fas var. Onların maliyetleri düşük, işleri ovada. Hasılı piyasadaki boşlukları kendimiz doldurmalıydık. Şu an sadece yüzde 30 ambalajlı satabiliyoruz. Dökme yağ ihracatı yasaklandığında kapalı kaldık, gerçekleşmeyen kontratlar itibar kaybettirdi” diye konuştu.

DÖKME KOLAY GELİYOR
İspanya’nın, İtalya’nın zeytinyağını turizmle karıştırıp büyük paralar kazandığını söyleyen Ali Uçar, Ayvalık Uluslararası Zeytin, Hasat ve Turizm Festivalinde gazetemize şu açıklamalarda bulundu: İspanya’nın ağaçları ovada. Makineli hasat yapabiliyorlar. Bizimkiler bayırda elle, tırmıkla, sepetle toplanıyor ve masrafı fazla. İtalyanlar menşe koparmayı biliyor, marka olmayı beceriyor. Biz kolayına kaçıyor, dökme satıyoruz. Tanıtım emek istiyor. Bir kere her yarışmaya katılmamız şart. Bu sene 5 ödül alacağız, seneye 15. Birinci, ikinci, üçüncü; hiç fark etmez. Türkiye’nin adını anons ettirmeliyiz. Eğer AB’ye satacaksak kotalar kalkmalı. 100 ton nedir? Daha ilk günden doluyor.

HEPSİ AYVALIK
Zeytincinin bir sıkıntısı da yanlışlar. Şöyle diyor Başkan Uçar: Türkiye’deki laboratuvarların çoğu bizim bölgemizde. Ayvalık olarak 12 bin ton civarında yağ üretiyoruz ama iç piyasada 100 bin ton Ayvalık zeytinyağı satılıyor. Trabzon’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan ve Bursa’dan getirttik. Kimi ‘New Ayvalık’ demiş, kimi ‘Yeni Ayvalık’. Adresi bakıyorsun ‘Ayvalık 8’inci kilometre. Ama nereden belli değil. Hâlâ 35 dava var. Patent Kurumunun da kabahati var. Ayvalık Ali diye bir marka var. Sanıyorsunuz ki Ali Ayvalıklı, şişede de Ayvalık zeytinyağı var. Kurum diyor ki “Biz Ayvalık zeytinyağı koyacaksınız” diyoruz. Ama kim kontrol edecek o Ayvalık mı? TOBB’a gidiyoruz, disipline yazın diyorlar. Reklam Kuruluna şikâyet ettik de ilan veremez hâle geldiler sonunda. Bir toplantıda büyük alışveriş sitelerinden biri taklit konusunda konuşmacı. O kürsüdeyken baktım, 45 tane ‘mimli’ markayı satıyor. El kaldırdım, sizin sitenizde bunlar var dedim, kaçarcasına gitti.






