Sistem bir an önce dönüşmeli! Yeni küresel enerjide kazanan Türkiye olabilir
Uluslararası Enerji Ajansı'nın “Dünya Enerji Görünümü” raporuna göre Türkiye, yenilenebilir enerji ve kritik minerallerdeki potansiyeliyle küresel enerji dönüşümünden kazanç sağlayabilir. Ayrıca Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Kafkasya arasında temiz enerji köprüsü olma potansiyeline de sahip.
- Enerji dönüşümü küresel bir gerçeklik olup, temiz enerji teknolojileri hızla yaygınlaşmakta ve küresel elektrik talebini artırmaktadır.
- Kritik mineraller, petrol ve gazdan sonra yeni stratejik jeopolitik unsur haline gelmiş, tedarik zinciri güvenliğini zorunlu kılmıştır.
- Kömür talebi düşerken, enerji talep artışı büyük ölçüde güneş potansiyeli yüksek bölgelerde temiz enerjiye yönelecektir.
- Türkiye, yenilenebilir kaynaklardaki yüksek payıyla bu dönüşümde güçlü bir çıkış yakalama potansiyeline sahiptir.
- Türkiye'nin dönüşümde öncü olması için şebeke modernizasyonu, kömürden adil çıkış, elektrifikasyon ve kritik mineraller alanlarında hızlanması gerekmektedir.
- Sanayi rekabetçiliği ve iklim hedefleri için düşük karbonlu üretime dayalı yapısal bir dönüşüm kritik öneme sahiptir.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) Brezilya'nın Belem kentinde devam ederken, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan "Dünya Enerji Görünümü" raporundaki öngörülerin Türkiye enerji sektörüne etkisine dair değerlendirmelerde bulundu. IEA'nın 2050'ye yönelik enerji görünümünü paylaştığı raporun dünya enerji sisteminin hızla değişen bir dönüm noktasında olduğunu gösterdiğini kaydeden Güllü, "Enerji dönüşümü artık bir gelecek vizyonu değil, bugünün ekonomik ve jeopolitik gerçeği" dedi. Raporun temiz enerji teknolojilerinin hızla yaygınlaştığını ortaya koyduğunu vurgulayan Güllü, "Güneş enerjisi birçok ülkede en ucuz elektrik kaynağı haline gelirken, elektrikli araçlar, veri merkezleri, soğutma sistemleri ve diğer elektrifikasyon teknolojilerinin küresel elektrik talebini 2035 itibarıyla yüzde 35-40 artırması bekleniyor" bilgisini verdi.
YENİ STRATEJİK UNSUR: KRİTİK MİNERALLER
Güllü, elektrik yatırımlarının küresel enerji yatırımlarının yarısını oluşturduğunu, ancak iletim ve dağıtım şebekelerinin üretimin gerisinde kaldığını belirterek, şunları aktardı:
"Enerji dönüşümü yalnızca kaynakların değil, aynı zamanda jeopolitik gücün ve ticaret dengelerinin de yeniden şekillendiği bir süreç. Rapor, petrol ve gazdan sonra yeni stratejik unsurun kritik mineraller olduğunu vurguluyor. Bu tablo, enerji politikalarının yalnızca arz güvenliğine değil, tedarik zinciri güvenliğine de odaklanmasını zorunlu kılıyor. Temiz enerji teknolojilerinde küresel bağımlılıklar farklı biçimlerde yeniden tanımlanıyor, Enerji artık yeraltından değil, üretim kapasitesi ve teknoloji üstünlüğünden doğuyor. Olası tedarik kesintilerine karşı hazırlığı artırmak ve uzun vadede zincirleri çeşitlendiren yeni ortaklıklar kurmak, enerji stratejilerinin temel bileşeni haline geliyor."
Mevcut politikalar senaryosunda dahi kömür talebinin gelecek 10 yılda düşmeye başlayacağı öngörüsüne dikkati çeken Güllü, "2035'e kadar enerji talep artışının yüzde 80'inin yüksek güneş potansiyeline sahip bölgelerde gerçekleşmesi, kömürün yerini hızla temiz enerji teknolojilerine bırakabileceğini işaret ediyor" diye konuştu.
TOKİ başvuru sonuçları ne zaman açıklanacak, konutlar hangi tarihte teslim edilecek?
TÜRKİYE YENİ DÖNEMDE GÜÇLÜ BİR ÇIKIŞ YAKALAYABİLİR
Raporda ortaya konulan enerji görünümünün Türkiye için sunduğu fırsatlara vurgu yapan Güllü, "Türkiye, bu yeni dönemde güçlü çıkış yapabilecek ülkelerden biri. Yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 50'ye yaklaşmış durumda. Bu, enerji güvenliği ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından büyük avantaj" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bu dönüşümde öncü olabilmesi için şebeke modernizasyonu ve esneklik yatırımları, kömürden aşamalı çıkış ve adil geçiş, elektrifikasyon ve sanayi dönüşümü, kritik mineraller ve temiz teknolojiler olmak üzere 4 alanda hızlanması gerektiğini aktaran Güllü, "Artan güneş ve rüzgar üretimi mevcut şebekeyi zorluyor. Depolama, talep tarafı katılımı ve dijital ağ yönetimi önümüzdeki dönemin temel öncelikleri arasında yer almalı. Batarya yatırımları önemli olsa da, raporda da vurgulandığı gibi, şebeke esnekliğini artırmak için tek başına yeterli değil. Tüm esneklik seçeneklerinin, örneğin talep tarafı yönetimi, depolama, yedek kapasite ve bölgesel bağlantıların birlikte değerlendirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Avrupa'daki karbon düzenlemelerinin Türkiye'nin ihracatında düşük karbonlu üretimi zorunlu hale getirdiğini dile getiren Güllü, "Yeşil hidrojen, enerji verimliliği ve elektrifikasyon yatırımları yalnızca iklim hedefleri için değil, sanayi rekabeti açısından da belirleyici olacak. Ancak asıl ihtiyaç, yeşil ve dijital dönüşümün ötesine geçen yapısal bir dönüşüm. Düşük katma değerli, karbon yoğun üretim modelinden verimliliğe ve teknolojiye dayalı bir üretim yapısına geçilmeden ne enerji ne de iklim hedeflerine ulaşmak mümkün. Bu dönüşüm, refah artışı, ihracat rekabetçiliği ve istihdam kalitesi açısından da kilit önemde" dedi.
Altın piyasasında dijital devrimin ayak sesleri! Bitcoin’e karşı hedef belirleniyor
"TEMİZ ENERJİ KÖPRÜSÜ OLMA POTANSİYELİNE SAHİP"
IEA'nın enerji ticaretinde bölgesel işbirliklerinin önemini de vurguladığını anımsatan Güllü, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye, bakır, bor ve nikel gibi stratejik kaynaklara sahip. Bu potansiyel, batarya, kablo, trafo ve güneş paneli üretimi gibi alanlarda rekabet avantajı yaratabilir. Bunun için yerli üretim ekosisteminin güçlendirilmesi ve geri dönüşüm kapasitesinin artırılması gerekiyor. Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Kafkasya arasında temiz enerji köprüsü olma potansiyeline sahip. Artan elektrik ticareti, yeşil hidrojen ihracatı ve temiz teknoloji üretimi Türkiye'ye hem ekonomik hem diplomatik güç kazandırabilir. Rapor açık bir mesaj veriyor, enerji dönüşümünü hızlandırmak artık bir seçenek değil, ekonomik direnç, enerji güvenliği ve sanayi rekabeti için bir zorunluluk. Türkiye, güçlü yenilenebilir temellerini esnek, dijital ve yatırım dostu bir enerji sistemine dönüştürürse, kritik minerallerde, teknolojide ve bölgesel işbirliklerinde yeni küresel enerji dengesinin kazananı olabilir."
Yüzde 60'ı güneşten! Santral can suyu oldu, elektrik ihtiyacını böyle karşılıyorlar
