Galatasaray'ın yıldızı Ismail Jakobs isyan etti: Yatağımın yanında mı oturuyorsun?
Galatasaray'ın Senegalli yıldızı Ismail Jakobs katıldığı programda açıklamalarda bulundu. 26 yaşındaki futbolcu, Türkiye’de futbolun aşırı uçlarda yaşandığını vurgulayarak, derbilerin baskısını, sakatlık dönemlerinde yaşadığı eleştirileri, hakkında çıkan asılsız haberleri ve Galatasaray’ı tercih etme sebebini anlattı.
- Jakobs, Galatasaray'a transfer kararını taraftar ve stadyum atmosferinin etkisiyle açıkladı.
- Fenerbahçe maçlarını yılın en önemli maçları olarak nitelendirdi.
- Sakatlık dönemlerinde psikolojik olarak zorlandığını ve eleştirilere karşı hassas olduğunu dile getirdi.
- Hakkında çıkan asılsız haberlere ve medyanın sürekli gözlemlemesine tepki gösterdi.
- Türkiye'de futbolun uçlarda yaşandığını ve baskının büyük olduğunu vurguladı.
- İçe dönük ve Alman mentalitesiyle başa çıkmaya çalışan bir futbolcu olduğunu belirtti.
Galatasaray’ın sol bek oyuncusu Ismail Jakobs, Afrika Uluslar Kupası nedeniyle katıldığı milli takımı kampında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 26 yaşındaki futbolcu, Galatasaray’a transfer olma sürecinden Türkiye’de futbolun neden olduğu büyük baskıya, derbi atmosferinden hakkında çıkan asılsız haberlere kadar birçok konu hakkında konuştu.
SAY LESS Youtube kanalına konuşan Jakobs, özellikle Fenerbahçe derbilerinin sezonun en önemli maçları olduğunu vurgularken, sakatlık dönemlerinde yaşadığı eleştirilerin kendisini psikolojik olarak zorladığını dile getirdi. Galatasaray'a transfer olma sebebini açıklayan Ismail Jakobs, "Taraftar ve stadyum atmosferi açısından Galatasaray'dan daha gürültülüsü yok. Bu yüzden o dönemde teklif geldiğinde, "Buna ihtiyacım var; kendim için, kariyerim için" dediğim bir durumdu. Çok uç bir şey bu!" dedi.
"FENERBAHÇE MAÇLARI EN ÖNEMLİSİ"
Senegalli oyuncu, Fenerbahçe maçlarının sezonun en önemli maçları olduğunu belirtti.
"Derbiden önceki bütün hafta boyunca o atmosferi hissediyorsun. Herkes, herkes, herkes bu maçın yaklaştığını biliyor ve kulüp içinde, taraftarlarda, ne bileyim, herkeste bir gerginlik oluyor. Sokakta karşılaştığın her insan sadece bu maçtan bahsediyor ve bu, yılın en önemli maçı. Şampiyonlar Ligi olabilir, başka ne olursa olsun ama Fenerbahçe’ye karşı oynanan derbi yılın en önemli maçı."
"BUNLAR İNSANI YORAN, SİNİR EDEN ŞEYLER"
Ismail Jakobs, sakatlık dönemlerinde evden çıkmak istemediğini söyledi.
"Sakatlık dönemleri gerçekten kötü bir dönem, çünkü evimden çıkmıyorum. Ama evimden çıkmamamın sebebi tembellik falan değil. Teorik olarak dışarı çıkmamda bir sakınca yok aslında; yemek yemeye gidebilirim, dışarı çıkabilirim. Arkadaşlarım burada, onlarla buluşabilirim. Ama burada şöyle bir his var içimde: Evden çıkar çıkmaz insanların hemen bunu kayda alacağını, konuşacağını düşünüyorum. “Bu adam sakat değil miydi, nasıl dışarıda olabilir? Nasıl yürüyüş yapabilir? Nasıl AVM’ye gidebilir? Nasıl alışveriş yapabilir? Nasıl restoranda oturabilir? Hani sakattı?” gibi.
Sonra da şöyle deniyor: “Hey, bunun spor salonunda, fizyo masasında olması gerekmiyor mu? Nasıl şu an burada olabilir?” İşte bunlar bazen gerçekten insanı çok fazla yoran, çok sinir eden şeyler."
"YATAĞIMIN YANINDA MI OTURUYORSUN"
Jakobs, hakkında çıkan haberlere isyan etti.
"Geçenlerde, hiç sevgilim olmamışken “sevgilisi vardı” diye anlatılıyor. Sonra da “ondan sonra tekrar gece hayatına düştü, sürekli partiliyor” deniyor. Gazeteciler çıkıp benim hakkımda “Bu çocuk hiç uyumuyor” diyor.
Ben de kendi kendime diyorum ki: Kardeşim, sen benim yatağımın yanında mı oturuyorsun da ne zaman uyuduğumu biliyorsun? Gerçekten bazen düşünüyorum; internette, televizyonda ya da başka bir yerde çıkıp “Bu çocuk uyumuyor” deme özgüvenini nereden buluyorsun? Bu nedir yani?"
"BASKI ÇOK BÜYÜK"
26 yaşındaki futbolcu, Türkiye'de futbolun çok uçlarda yaşandığını söyledi.
"Türkiye'de kulübe ve her bir oyuncuya karşı inanılmaz, delice bir sevgi var; ama bunun yanında bir de sertlik var. Almanya’da alışık olduğun o dengeli orta hâl burada pek yok. Bu yüzden taraftarlarımız da bu kadar çılgın; çünkü bu taraftar sevgisi gerçekten fanatik bir şekilde, inanılmaz derecede yoğun yaşanıyor.
O yüzden bununla başa çıkabilmen gerekiyor. Çünkü şunu da biliyorsun: Kötü oynadığında ya da benim gibi sakatlandığında, ne bileyim, çok ağır şekilde eleştiriliyor, hatta hakarete varan şeyler duyabiliyorsun. Ama sonuçta biz oyuncular kendi aramızda da böyle konuşuyoruz. Ve durum şu değil: Bütün taraftarlar bana karşı ya da başka bir oyuncuya karşı. Hayır, herkes aynı durumda. Herkes seviliyor ve herkes zaman zaman sertlikle de karşılaşabiliyor.
Ve bence buraya gelen birçok kişi ister Galatasaray olsun, ister Fenerbahçe, ister Beşiktaş; burada çok güçlü bir karaktere sahip olmak zorunda. Çünkü baskı çok büyük."
"TADINI ÇIKARIYORUM"
Galatasaraylı bir başka oyuncunun takımın başarılı anlarının tadını çıkarmasını söylediğini belirten Ismail Jakobs şu sözlerle açıklamalarına devam etti:
"Galatasaray'a geldiğimde taraftarlardan inanılmaz derecede, gerçekten çok çok büyük bir ilgi gördüm, ne bileyim. Bir oyuncu bana şunu söylemişti: "İşler iyi giderken her şeyin tadını çıkar, her anı yaşa; çünkü kötü zamanlar çok zor olacak." Kim olduğunu söyleyemem. Ama bu söz benim aklımda kaldı. Ve bu yüzden Liverpool maçı gibi anlar, benim için "Tamam, şimdi bunun tadını çıkarıyorum" dediğim anlar."
"BENDE ALMAN MENTALİTESİ VAR"
Kişiliği ve mentalitesi hakkında da konuşan Ismail Jakobs "Doğal olarak şu an Instagram’da falan post atamam ya da ne bileyim, bir yerlerde metinler yazamam vs. ama ben zaten öyle bir insan da değilim. Gösteriş yapmayı seven biri değilim. Mesela burada komşularım var, biliyorsun, onlar da bu işlerin Türkiye’de nasıl yürüdüğünü biliyorlar. Bana gelip diyorlar ki: “Oğlum, aşağıdaki spor salonuna gittiğinde insanlara antrenman yaptığını göster.” Anladın mı?
Ben de kendi kendime düşünüyorum: Aslında ben gösteriş yapmak istemiyorum. Ben öyle biri değilim. Kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilim. Ama burada bazen trene atlamak gibi oluyor; yani insanlara bir şey göstermek için akışa uyman gerekiyor.
Ama bende sanırım o Alman mentalitesi var; daha içe dönük olmak, her şeyi dışa vurmamak. “Fake” demek istemiyorum ama olmadığım biri gibi davranmak istemiyorum. Kendimden aslında saklamak istediğim şeyleri söylemek de istemiyorum, anladın mı?" şeklinde konuşarak sözlerini bitirdi.
