Erdoğan'dan Ada'da 'iki devletli çözüm' çağrısı: "Uluslararası toplum KKTC'yi tanımalı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51.yılı resmi törenlerinde açıklamalarda bulundu. Rumların hep çözümsüzlük peşinde koştuğunu vurgulayan Erdoğan, BM'nin parametreleriyle vakit kaybedemeyeceklerini söyledi. "Kaybedecek 60 yılımız daha yok" diyen Erdoğan, "İki devletli çözümün arkasındayız. Uluslararası toplum, KKTC'yi tanımalı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:
"Kıbrıs Türk halkının barışa ve huzura kavuştuğu Barış Harekatı'nın 51. yıl dönümünde sizlerle birlikte olmaktan büyük gurur duyuyorum. Bizi Lefkoşa'da bağrına basan tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51. seneyi devriyesinde can veren şehitlerimizi kıymetle yad ediyorum. Kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatı'nın kararlı liderliğini üstlenen dönemin başbakanı merhum Bülent Ecevit'i, başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan hocamızı, ömrünü Kıbrıs davasına adamış Alparslan Türkeş'i, Adnan Menderes'i ve Fatih Rüştü Zorlu'yu şükranla minnetle yad ediyorum. Rauf Denktaş'ı da rahmetle anıyor hatıralarını saygıyla selamlıyorum.

"ENOSİS HAYALLERİ KURANLAR HÜSRANA UĞRADI"
Öncelikle şunun altını çizerek ifade etmek isterim. Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Türk halkına yönelik sistematik ihlaller karşısında garantörlük yükümlükleri çerçevesinde atılmış meşru bir adımdır. 51 yıl önce bugün şanlı Türk ordusu Kıbrıslı kardeşlerimizle Enosis hayali kuranları hayal kırıklığına uğratmıştır. Harekatla Ada'ya huzur ve barış gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı'nda Mehmetçiğin Ada'ya ayak basmasıyla Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını tüm dünya görmüştür.
Barış Harekatı kadar harekata giden süreç de çok ama çok önemlidir. 50-60 yıl önce yaşananları özellikle gençlerimizin çok ama çok iyi bilmesi, hafızalarına nakış etmeleri gerekiyor.
EOKA'NIN NAMLUSU VAROLUŞA ÇEVRİLDİ
1955'te EOKA terörü ile başlayan 1974'e kadar Kıbrıs Türk'ünü baskı altında bırakan o karanlık dönem milletimizin yüreğine kazınmıştır. EOKA'nın namlusu sadece cana değil, kimliğe, onura, varoluşa çevrilmişti.

KIBRIS TÜRKÜ ANA VATANINDA SIĞINTI GİBİ YAŞAMAK ZORUNDA KALDI
1571'den beri Ada'nın asli unsuru olan Kıbrıs Türk halkı kendi öz yurdunda sığıntı gibi yaşanmak zorunda bırakıldı. O kara günlerin vahametini, yaşanan acıları tarif etmek kolay değil.
KIBRIS'IN TÜM ÇİÇEKLERİ MAKARYOS'UN AKITTIĞI KANIN KOKUSUNU SİLEMEDİ
Ama bir söz var ki her şeyi özetliyor. Kıbrıs'ın tüm çiçekleri Makaryos'un adaya bulaştırdığı kanın kokusunu silemedi. Cennetten bir parça olan bu topraklar, kelimelerin bile yetersiz kaldığı vahşetlere sahne oldu.
KANLI VAHŞETLERİ NASIL UNUTABİLİRİZ?
Şimdi birileri çıkıyor geçmişi tamamen geride bırakalım diyor. İyi de biz kumsal katliamını kanlı noel vahşetini, Erenköy direnişinde toprağa düşen gençlerimizi nasıl unutabiliriz? Lefkoşa Devlet Hastanesi'nde şifa beklerken katledilen onlarca insanımızı kefen yokluğundan ev ev gezerek çarşaf toplayan analarımızı bacılarımızı nasıl unutabiliriz?
Kimse kusura bakamasın, biz Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimize yapılanları asla unutmayız. İbret alarak, ders çıkartarak, bir daha benzer acıların asla yaşanmaması için gerekeni yaparız.
RUMLAR HEP ÇÖZÜMSÜZLÜK PEŞİNDE KOŞTU
Ada'nın tek başına sahip olmalarına izin verilmeyeceğini bildikleri için Rumlar hep çözümsüzlük peşimde koştu. Müzakere masalarında kaçtılar. Masayı her devirdiklerine çözüm istediklerini ileri sürdüler. Kıbrıs Türklerini azınlık görüp sözde devletlerine yamamaya çakıştılar. Türk tarafının federal çözümüne karşı, Rumlar üniter devlet tutturmuşlardır. 1960 ortaklık devletinde olduğu gibi iki devletli çözümü kabul edemeyen Rumlar ne yaptı? Hepsini reddettiler.
ULUSLARARASI TOPLUM KKTC'YI TANIMALI
Kıbrıs Türklerinin kaybedecek bir 60 yılı daha yoktur. Federasyon modeline dayanan BM parametreleriyle vakit kaybedemeyiz. Uluslararası toplum, KKTC'yi tanımalı, diplomatik, siyasi, ekonomik ilişkileri bir an önce kurmalıdır. Doğrudan uçuşların, ticaretin önü açılmalıdır.
Kıbrıs Türk tarafının desteğini açıkça çektiği birçok kez denenmiş, başarısız olmuş bir çözüm modelinde ısrarcı olmanın kimseye bir faydası bulunmuyor.
Anavatan Türkiye ile KKTC geçmişte nasıl omuz omuzaysa bugün de aynı azimle, aynı istikamette yürümeye devam ediyor.
(KKTC ile) Gönül gönüle verecek, çok daha önemli projelere, başarılara, çalışmalara, zaferlere yine birlikte imza atacağız."