BOĞAZİÇİ ZİRVESİ

A -
A +
Küresel Danışma Kurulu Eş Başkanlığını yürüttüğümüz Uluslararası İşbirliği Platformu’nun (UIP) 28-30 Kasım tarihlerinde T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde 8’incisi düzenlenecek olan Boğaziçi Zirvesi; birçok ülkeden devlet başkanı, başbakan, bakanlar, iş dünyası liderlerini ve akademisyenleri İstanbul’da bir araya getirecek. Bu yılki ana tema “Geleceğin Tasarımı; Küreselleşmenin Yeni Sınavı”... Bu tema altında enerji, yatırım ve iş geliştirme modelleri gibi konulara odaklanacaklar. Ayrıca Kadın Girişimciliği, Genç Liderler Jenerasyon Z, Mülteci Sorunu & İnsani Yardım, Üniversitelerin Geleceğin İnşasındaki Önemi gibi konu başlıklarıyla gün süresince 125'si yabancı 176 konuşmacısıyla sosyal ve entelektüel meselelere yapıcı bir yaklaşım getirmeyi hedefliyor.  Dünyada birçok platform zirveler düzenliyor. Zirvelerin etki alanının belirleyiciliği açısından içeriği ve katılımcıları çok önemli. Uzun yıllardır devam eden ve kalıcı olabilen bazı zirveler mevcut. Bunlardan belki de en meşhuru yılda bir kez İsviçre Alpleri’nde bir dağ kasabası olan Davos’ta düzenlen ve adını da buradan alan Davos Zirvesi. Akademisyen Klaus Schwab, 1970'lerde Dünya Ekonomik Forumu'nu (WEF) Davos’ta ilk topladığı dönemlerde, buluşmalar küçük çaplı beyin fırtınalarından ibaretti. Şimdiyse önemli bölümü küresel şirketlerin üst düzey yöneticisi olan 2500 civarında katılımcıya ve 40’ı aşkın ülke liderine ev sahipliği yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde katıldığı bir oturumda “one minute!” çıkışı tüm dünyada yankılandı ve tüm gözlerin yıllarca sol kesimin sloganı olan ama bizim iktidarımız ile vücut bulan “Tam Bağımsız Türkiye”ye çevrilmesine vesile oldu. İstanbul üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, küresel anlamda lojistik, taşıma, finans, turizm gibi birçok sektörde de cazibe merkezi ve lider bir şehir. Bir kasabada başarılabilen küresel bir zirve varsa, İstanbul gibi her türlü dinamiğe sahip kıtaların birleştiği bir şehirde uluslararası iş birliği ve sürdürülebilir diyaloğa katkıda bulunacak bir zirve yapabilmek için sevgili Cengiz Özgencil kurucu başkan olarak elini değil gövdesini taşın altına koydu ve 2010 yılında ilk zirveyi gerçekleştirdi. Bendenizi de aktif siyasetin içerisinde iken bu güzel projenin içine çekti. O gün bugündür bu sevda devam ediyor.  Boğaziçi Zirvesi bugüne kadar küresel çapta iş anlaşmalarına, devlet liderlerinin birbirleriyle yeni açılımlar için görüşme fırsatı bulduğu, dünyanın yeni sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı ciddi bir organizasyon oldu. Düzenlenecek panellerden birisi de Avrupa Birliği konulu olacak. Bugün AB ile ilişkilerimiz stresli ve gerilimli bir süreçten geçiyor. AB’nin gönlünü hoş tutmak ya da AB’ye girmek için değil, o standartlarda bir yaşamı ve refahı vatandaşlarımıza sunabilmek için bu reformları yapmaya devam etmeliyiz. O yüzden bu panel gibi etkinlikler, diyalog ve karşılıklı teşviklerle 58 yıllık bu sürece katkı sağlayacaktır. İster AB bizi alsın ister biz girmeyelim o seviyeyi yakalayalım ve hatta ileri götürelim.  Orta Doğu’nun bu karışık ve kaosa doğru giden sürecinde liderlerinin Boğaziçi Zirvesi’nde bir araya gelerek ortak akıl yürütmelerini ve uzlaşmalarını temenni ediyorum. Orta Doğu’da daha çok acıya değil daha çok iş birliğine ihtiyacımız var.  8. Boğaziçi Zirvesinde Alman Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dr. Markus C. Slevogt da aramızda olacak. Kendisi bu yıl Almanya ile artan siyasi gerilime rağmen Alman şirketleri olarak iki ülke arasında pozitif seyreden ekonomik ilişkileri devam ettirebilmek ve geliştirebilmek hususunda panellere destek verdi. Hepimizin şahit olduğu üzere bu yıl en büyük rüzgâr enerjisi ihalesini bir Alman şirketi kazandı. Ekonomik realiteler gündelik siyasetin önünde seyrediyor ve geleceğin dünyasında da seyredecek.  Dünyanın incisi İstanbul’da bu büyük zirveyi 8’inci kez düzenliyor olmak bir başarı ama daha da etkili, daha da katılımı yüksek ve ülkemizin dış ticaretine onlarca katı daha fazla fayda sağlayacak bir organizasyon hâline getirmek hepimizin borcu. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu zirveye desteğini esirgememesi, bu kadar üst düzey katılımcının geliyor olması bu zirveden beklentilerin seviyesini bizlere gösteriyor.  Dünyada yalnızlaşan bir Türkiye imajını dışarıdaki güç odakları ve içerideki yandaşları pompalamaya çalışsa da  aslında halkımız her şeyin farkında. 2 hafta önce bu köşede değindiğim UNESCO’da yönetim kuruluna zafer kazanarak girdiğimiz seçimlerden, böyle zirvelere ülkemiz “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” düsturuyla hareket ederek itibarını kaybetmeden bu gemiyi Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde fırtınalı sularda güvenle limana yanaştıracaktır. Rahmetli Çetin Altan’ın söylediği gibi: “Enseyi karartmayalım...”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.