Hıncal Abi'nin isyanı!..

A -
A +
Sabah yazarı Hıncal Uluç, hafta içi meslektaşlarını iğneleyen bir yazı kaleme aldı.
Anlattığına göre 2019'da Türkiye genelinde yayımlanan 1.106 gazeteden 100'ü kapanmış.
Uluç diyor ki:
"Peki, bu gazeteler neden kapanıyor?
Efendim, sanal medya...
Millet internetten okuyor...
Efendim, başta kâğıt, artan maliyetler.
Ekonomik kriz zorluyor...
Tabii bunların ikisi de tartışılamayacak kadar önemli etken.
Etken de, biz kendimize bakıyor muyuz hiç?
Biz acaba 'okunacak gazete' yapıyoruz da, millet mi almıyor?"
...
Önceliği vatandaş olmayan, okurunun derdini, sıkıntısını dile getirmeyen gazete niye okunsun Hıncal Abi?
Zamma "Fiyat ayarlaması, güncelleme, finansal düzenleme, ücret değişikliği" diyen gazete niye ciddiye alınsın Hıncal Abi?
Köşe yazarlarının bir lejyonere dönüştüğü gazete niye ilgi görsün Hıncal Abi?
İdeali, davası, çizgisi olmayan bir gazete hangi ihtiyaca cevap versin Hıncal Abi?
Medyanın gündemiyle halkın gündemi arasında makas açıldıkça, gazeteler fikir üretme görevini terk ettikçe, tarafsızlık, inandırıcılık, vicdan, meslek ahlakı azaldıkça bu kapanmalar normaldir.
 
 
İnsan beşer, kuldur şaşar
 
İran ve yayılmacılığıyla ilgili tartışmalar sürerken Yeni Şafak'ın ilahiyatçı yazarlarından Faruk Beşer sosyal medya hesabından dikkat çekici bir itirafta bulundu.
Beşer "79'da arkadaşları evimde topladım ve sabaha kadar Humeyni'nin sağ salim Tahran'a inebilmesi için tefriciye okuduk. Müslümanlar devrim yapacak ve ümmet birliği sağlanacak diye... Sonuçta karşımıza bir mezhepçilik ve Safevi milliyetçiliği çıktı. Çok üzgünüm" ifadesini kullandı. İki gün sonra da gazetedeki köşesinde "İslam toprakları Şiiliğin kavgacı yanıyla destek görmüş bir Pers milliyetçiliği, bir İran yayılmacılığı ile karşı karşıya. İran Şii’dir, farklı düşünsek de bizim kardeşimizdir diyebilecek miyiz? Onlar bizi asla böyle kabul etmiyorsa bizim bunda ısrarımız biraz safdillik olmaz mı? Biz onlarla bu İslam kardeşliğini asla sağlayamayız" diye yazdı.
Yazarın ifadeleri İran'ın “yeşil devrim”ine özenen, sahabeye küfürlerini görmezden gelip Şiiliği “beşinci mezhep” ilan etmeye çalışan, karşı çıkanları da ümmetin birliğini bozmakla ve bölücülükle itham eden fikrî yapının geldiği noktayı göstermesi bakımından dikkat çekici bir örnekti. Demek ki eski tüfek İrancıların, hakikati görmesi için kırk yıl geçmesi gerekiyormuş.
 
 
Samimiyet yarışması
 
Muhtelif kanallarda bilgi yarışmaları var.
Kenan İmirzalıoğlu ATV'de "Kim Milyoner Olmak İster?"i sunuyor.
Pelin Çift, TRT1'de "3'te 3 Tarih" ile hafıza yokluyor.
360Tv'de Alper Ateş'in "Ben Bilirim”i çok interaktif.
Ali İhsan Varol'un hazırladığı "Kelime Oyunu" klasikleşmiş yarışmalardan biri...
Yakın dönemde Müge Anlı, ATV'de "Güven Bana" isimli yarışmayı denedi ama olmadı. Çünkü program ‘kazık atma’ üzerine kuruluydu. Hiç sevimli değildi. Neticede bitti.
Bu yarışmalar arasında en çok "Kim Milyoner Olmak İster?"i beğeniyorum.
Parası bol olduğundan değil ha! Çok iyi bir yapım. Heyecanlı, dinamik ve sürprizlere gebe... Önceki gün programa konuşma engelli Ümmü Gülsüm Genç isimli genç bir kız çıktı. Derdini yanına getirdiği tahtaya yazarak anlattı. Ve bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Bir ara sunucu Kenan İmirzalıoğlu duygulandı. Yarışmacı "Bazen yetinmek gerekir" diye yazarak 125 bin lirayı aldı ve gitti.
Bu tür programlarda izleyici olarak beklediğim ilk şey samimiyet... 11 Ocak akşamı da çok içten bir yarışmacı izledik.
Tercihleri için yapımcı Mehmet Çam ve ekibini tebrik ederim.
 
 
Hayalleri bitirdin başkan!
 
İstanbul'da yaşadığım süre zarfında beş Büyükşehir Belediye Başkanına şahit oldum.
Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Kadir Topbaş, Mevlüt Uysal ve Ekrem İmamoğlu...
Sonuncusu dışında hiçbirini bu kadar ekranlarda görmedim. Hepsi de işinde gücündeydi.
Ekrem Bey'e bir bakıyorsunuz FOX'ta sabah programında konuşuyor, bir bakıyorsunuz Habertürk'te akşam tartışmasında...
...
Geçen gün bir grup gazeteci, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy'un davetlisiydik.
Kazlıçeşme Kültür Merkezi'ndeki resim sergisini gezdik, tarihî binanın altında çıkan Roma mozaiklerini gördük.
Bu vesileyle Başkan’dan Zeytinburnu'nu dinledik. Söz döndü dolaştı, hizmetlere geldi. Bir arkadaşımız "Büyükşehir'i CHP'nin alması çalışmaları olumsuz etkiledi mi?" diye sordu.
Arısoy biraz dertlendi; başlayan ama duran, vize verilmeyen, sözde kalan çok sayıda projeden bahsetti.
"Büyükşehir'in görev alanına giren yerlerle ilgili hayallerimiz yok" dedi.
Ekrem İmamoğlu için "Başkan'ın ilçemizi ziyaret etmesini bekliyoruz. Harf sırasına göre gelirse yandık" diye de espri yaptı.
İlçeler proje bekliyor, Başkan ekran ekran gezip Kanal İstanbul polemikleri üretiyor.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.