Muhteşem Yüzyılın da Vinci’si

A -
A +
“16. Yüzyıl Dâhisi Matrakçı Nasuh” Sergisi Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Osmanlı Devleti’nin en parlak zaman dilimi olarak kabûl edilen Kanûnî Sultan Süleyman döneminin önemli isimlerinden Matrakçı Nasuh’un çini panolara aktarılan eserleri, Saraybosna ve Belgrad’ın ardından 15-30 Ocak târihleri arasında İstanbul’da sergilenmek için gün sayıyor. Cumhurbaşkanlığının himâye ettiği, “İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyâlogları Derneği” tarafından hazırlanan serginin ev sahipliğini de “Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu” üstlenmekte…
Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u ele geçirmesinden sonra âdeta köşeye sıkışan Batı dünyâsı, içine düştüğü çıkmazdan kurtulmak için 1500’lü yılların başında “Rönesans” ile ilk adımı atmıştır. Aynı dönemde altın çağını yaşayan Osmanlı Devleti, hem askerî gücü ile Batı’yı daha fazla hırpalamayı düşünmüş hem de eriştiği bilimsel ve kültürel nokta ile dünyâyı dönüştürecek merkez olma iddiasını dile getirmiştir. Bu konuda sesi en gür çıkanlardan birisi olan Matrakçı Nasuh, Doğu’nun Leonardo da Vinci’si olarak gösterilen önemli bir şahsiyettir. Matrakçı, on parmağında on mârifet olan ve tek bir yönü ile ele alınamayacak kadar sıra dışı bir sanatçıdır. O; silâhşördür, târihçidir, matematikçidir, nakkaştır, hattattır ve şâirdir…
Sultan II. Bayezid zamanında İstanbul’a gelen Matrakçı Nasuh, Osmanlı sisteminde “seçkin eğitimi” olarak adlandırılan enderûn eğitiminden geçmiş önemli bir sanatçıdır. Nasuh’un henüz yirmili yaşlarının başında yazdığı hesap işlemlerine dâir matematik kitabı, Yavuz Sultan Selim’in dikkatinden kaçmamıştır. Kanûnî Sultan Süleyman’ın çocuklarının sünnet düğününde düzenlenen şenliklerde kullanılmak üzere hazırladığı, duvarları nakışlarla süslü tekerlekli iki büyük kale dekoru, pâdişâhın ilgisini çekmiştir. Doğu Roma döneminde kıyasıya yarışlara sahne olan hipodrom, Osmanlı döneminde “At Meydanı” olmuş ve Matrakçı Nasuh’un karşı karşıya getirdiği kalelerde harp teknikleri sergilenmiştir. Bir kaleden diğerine sızmaya çalışan askerler ile onların savaş gösterilerini, Kanûnî başta olmak üzere Osmanlı devlet büyükleri ile İstanbul halkı keyifle seyretmiştir.
Matrakçı Nasuh yine aynı dönemde kaleme aldığı savaş sanatına dâir eserde, harp sanatını krokilerle anlatmıştır. Kendisi de iyi bir silâhşör olmakla beraber günümüzde eskrim sporuna benzer matrak oyunundaki başarısından dolayı matrakçı lâkabı ile anılmıştır. Öte yandan Kanûnî tarafından yayımlanan fermanda, Nasuh’un İslâm dünyâsında ve sanatlarında biricik olduğu, herkesin onu “üstad” olarak tanıması ve kendisine saygıda kusur edilmemesi gerektiği emredilmiştir.
Yetenekleri ile 16. asrı aşan Matrakçı Nasuh’u günümüze taşıyan eserleri arasında öne çıkanları; Arapçadan Türkçeye çevirdiği “Taberi Târihi” ile buna ek olarak kaleme aldığı Sultan II. Bayezid ile Yavuz Sultan Selim târihidir. Nasuh’un; Kanûnî Sultan Süleyman’ın Doğu ve Batı seferlerinde ordunun güzergâhı ile konaklama noktaları ve geçtiği önemli merkezler ile limanları büyük bir dikkatle çizdiği eserleri, günümüzde araştırmacılar için önemli bir arşiv belgesi özelliği taşımaktadır. Bu minyâtürler; dikkatli gözlerin o dönemin mîmârî özelliklerini, yol boyunca değişen coğrafî şartlar ile bitki örtüsünü incelemesine imkân tanıyacak kadar detaylıdır.
Başta da söylemiştim; Matrakçı Nasuh’un on parmağında on mârifet bulunmakta... Şu dizeler şiirlerinde, dünyânın geçiciliğine sık sık vurgu yapan Nasuh’a âittir:
“Cihandan ol gider bir gün yerini
Biri dahi tutar anın yerini
Hakikat bu, cihan bir reh-güzerdir
Giden gitti, kalan da gidüserdir”
Yaklaşık iki hafta boyunca İstanbul’da ziyâretçilerini ağırlayacak olan Matrakçı Nasuh Sergisi, İstanbul durağından sonra üç kıtanın altı şehrinde daha, târihin 16. yüzyıl sayfasından yapraklar sunacaktır. Macaristan’da Zigetvar’a düzenlediği sefer sırasında vefât eden Kanûnî Sultan Süleyman anısına Budapeşte’deki organizasyon ile yolculuğuna son verecek olan sergi, Batı’nın isminin önüne “muhteşem” sıfatını eklediği Kanûnî ile Matrakçı Nasuh’u bir kez daha buluşturmuş olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.