F-35 projesinden F-16 uzlaşmasına…

A -
A +

Savaş zamanını bir kenarda tutalım, barış zamanlarında da başka devletlerden harp silahlarını temin etmek hiç kolay bir şey değil. Bu konuda çok acı tecrübelerimiz var. Sultan Osman ve Reşadiye harp gemileri…

ABD ile hayli zamandır sıkıntılı giden ilişkilerde, son haftalarda nispeten bir düzelme temayülü var… Malum, dünya siyasi-askerî dengelerindeki dramatik değişimler, tarafların yeniden durum değerlendirmesi yapmasını gerekli kılıyor. ABD’nin Cumhuriyetçi Senatörü (Güney Carolina) Lindsey Graham, hafta sonu Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrasında, şu açıklamayı yaptı: “F-16 uçaklarının Türkiye’ye satılması için elimden geleni yapacağım.” Bilindiği üzere, bahse konu uçakların satışının Kongre tarafından onaylanması şartı var. Enteresan olan şu ki, Lindsey Graham, tıpkı Demokrat Senatör (New Jersey) Bob Menendez gibi, CAATSA (ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Kanunu) uygulamasına, Türkiye’nin dâhil edilmesi için öncülük eden kişidir. Türkiye Rusya’dan S- 400 Hava Savunma Sistemini satın aldığı için, bu yaptırımlara maruz bırakıldı. Şimdi aynı Graham diyor ki: “Bu uçaklar mutlaka Türkiye’ye satılmalı. Çünkü ABD’nin ulusal çıkarlarına uygun yetenekler kazandıracak…” Benzer cümleleri, bugüne kadar Türkiye’ye çok şaşı bakan (o bakışın hâlâ daha sürmediğini kim söyleyebilir?!) Biden da söyledi. “Türkiye’ye mutlaka F-16’ları satmamız gerekiyor…” Biden da, bu konuda Kongre’nin kararı şartına işaret ediyor ama her hâlükârda Yönetiminin olumlu sonuç alabileceğini ifade ediyor. Harp zamanlarını bir tarafa bırakalım, sözde barış dönemlerinde de, başka devletlerden harp silahlarını almak hiç kolay olmuyor!..

Türkiye 2002 yılında dâhil olduğu F-35 projesinden, 2021 Eylül ayında çıkarıldı. O tarihe kadar bu proje için 1 milyar 400 milyon dolar para da ödemişti. Adı üstünde, ‘proje ortağı’ olarak F-35 uçakları için Türk firmaları 900 küsur parça üretiyordu. Bu da yıllar içinde, firmalarımızın kazanacağı yüz milyonlarca dolarlık bir kazancı ifade ediyordu. Türkiye ilk etapta bu uçaklardan 30 adet sipariş vermişti. Ve ilk parti olarak, Lockheed Martin firması tarafından ülkemiz için altı adet uçak üretilmişti. Pilotlarımız bu uçaklar için ABD’de aylarca eğitim gördüler… Tam da teslimat yapılacağı sırada, S-400 Meselesi bahane edilerek uçakların bize teslimi iptal edildi. Şimdi artık F-35 uçaklarının bize verilmesi hususu tamamen dondurulmuş vaziyette! Onun yerine ara formül olarak yeni nesil F-16 uçaklarının verilmesi, hâlen envanterimizde bulunanların da modernize edilmesi. Burada bile ABD’nin belli odakları her türlü engeli çıkarmak için boş durmuyor. Bu yüzden Senatör Graham ve Başkan Biden’ın yeni durumla ilgili tavırları önem kazanıyor. Hem ABD ile ilişkilerin düzelme seyrinin devamı hem de Türkiye’nin hava savunmasında bir zaaf doğmaması için. Türkiye’nin kendi millî uçağını yapıp, envanterine kazandırmasına kadarki zaman aralığı kritik. O yüzden şartlara uygun düşecek her alternatif mutlaka devreye alınacaktır. Millî Harp Sanayiimizi yeteri kadar getirip, dışa bağımlılık oranını makul seviye indirene kadar, önümüze engeller çıkarılması kaçınılmazdır. Sadece F-35 konusu değil, hâlihazırda Türkiye birçok ülkeyle gizli-açık silah ambargosu problemi yaşamaya devam etmekte. Kıbrıs Barış Harekâtından bu yana, ülkemize uygulanmaya devam edilen çok yönlü ambargolar söz konusu…

Evet, silah ambargosu konusunda tarihimizde çok acı tecrübeler var… Bundan tam 108 sene önce, parasını tamamen ödediğimiz ve fakat İngiltere’nin gasbettiği Sultan Osman ve Reşadiye savaş gemileri bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Bu gemiler Türkiye adına törenle denize indirildiği hâlde, binden fazla denizcimiz Rauf Orbay başkanlığında bu ülkede aylarca eğitim gördüğü hâlde, İngiltere Hükûmeti nihai teslimata saatler kala, gemilere el koydu. Reşadiye “Erin” ve Sultan Osman da “Agincourt” ismiyle, İngiliz Donanmasına dâhil edildi!.. Şüphesiz bu çok acı durum. Ve aynı zamanda uluslararası ilişkiler sisteminde, yeterince güçlü veya caydırıcı olamadığınız vakit, aleyhinize ne dolapların döndürülebileceğinin de çarpıcı bir misalidir...

Şayet Amerika ile nihai mutabakata varıp, F-16 satışının kesinleşmesini sağlayabilirsek ve F-35 için ödemiş olduğumuz meblağı da buna saydırabilirsek, serüveni mümkün mertebe az zararla tamamlamış olacağız. İşte bütün bu acı tecrübeler, ne kadar çok çalışmamız gerektiğini en keskin biçimde bize hatırlatmıyor mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.