'Yeşili katlediyorsunuz' deyip kentsel dönüşümü yavaşlatan muhalefetten ses yok

Türkiye deprem gerçeği ile bir kez daha yüzleşti. Muhalefetin “betona yatırım yapıyorsunuz” “yeşili katlediyorsunuz” söylemleri ile yavaşlayan kentsel dönüşüm ve yeni projelerin önemi ortaya çıkmış oldu. Öyle ki zamanında bazı müteahhitler ‘vatan haini’ bile ilan edildi. Acı bir tecrübe ile gayrimenkul sektörüne verilen desteklerin ne denli kritik olduğunu anladık. Şimdi yeniden ayağa kalkma vakti… Sektöre moral vererek Türkiye’yi yeniden inşa etme zamanı…
NECMİ ÇİÇEKÇİ'NİN HABERİ - Ülkemiz Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen büyük bir deprem felaketi yaşadı. On binlerce vatandaşımız hayatını yitirdi, binlerce bina ve iş yeri yıkıldı. 6 Şubat tarihi itibariyle Türkiye’de hayat âdeta durdu. Dünyanın en büyük yer sarsıntılarından biri olarak olarak tarihe geçen bu süreçte devletimiz tüm gücüyle sahaya indi. Arama-kurtarma çalışmaları tüm hızıyla başladı. Yaraların sarılması nedeniyle ardı ardına bağış kampanyaları düzenlendi. Depremde evi yıkılan vatandaşların yeniden hayatlarını kurabilmeleri için büyük bir sosyal konut hamlesi başlatıldı. Sözün kısası bu beklenmedik felaket ülkemizi derinden sarstı.
YIKICI ELEŞTİRİ YAPTILAR
Yaşanan felaketin siyasi ve sosyal boyutunda ise hükûmete çeşitli eleştiriler getirildi. Bazı kesimler “Gel kalındı” “Tedbir alınmadı” gibi söylemlerle oklarını devletimize yöneltti. Hâlbuki 2002 yılından bu yana iktidarda olan hükûmet, cumhuriyet tarihi boyunca gayrimenkul sektörüne en fazla destek veren siyasi parti oldu.
MARKALI KONUTLARIN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI
Arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları bölgede tüm hızıyla ilerliyor. Ancak unutulmaması gereken bir konu daha var. Ülkemiz ciddi fay hatlarının yer aldığı bir deprem kuşağında yer alıyor. Özellikle Kuzey Anadolu fay hattının içinde yer alan İstanbul’da yıkıcı bir depremin olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle ülkemizde bazı kesimlerin eleştirilerine neden olan kentsel dönüşüm konusu hızlandırılmalı. Vatandaşlar ‘demir ve betondan çalan’ küçük müteahhitler yerine, işini doğru yapan markalı konutlara yönlendirilmeli. Aksi hâlde aynı senaryoyu yeniden yaşamamız içten bile değil.
YENİ PROJELERE KARŞI ÇIKTILAR
2005 ve 2016 yılları arasında, hain darbe girişimine kadar olan süreçte devlet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde vatandaşa 0,40-0,50 oranlar üzerinden ucuz konut kredisi verdi. Muhalefet ise “Betona yatırım yapıyorsunuz” diyerek buna karşı çıktı. Yine aynı muhalefet, yıllarca “TOKİ ve Emlak Konut eliyle ülkeyi betona çevirdiniz” çığlıkları attı.
MÜTEAHHİTLER HAİN İLAN EDİLDİ
“Yeşili katlediyorsunuz” iddialarını bir siyasi argüman olarak kullandı. Böylece vatandaşın psikolojisini de etkiledi. Gayrimenkule yatırım yaparken kendisini suçlu hissettirdi, inşaatçıları düşman gösterdi. Bu noktada da müteahhitler geri çekildi, üretim noktasında bir heves kalmadı.
VATANDAŞ KÂR PEŞİNDE KOŞTU
Muhalefetin ‘beton’ ve rant’ söylemleri bazı kesimlerde karşılık buldu. Özellikle kentsel dönüşüm sürecinde vatandaşlar ‘kâr’ peşinde koşmaya başladı. Dönüşümde “1 ev vereceksem 2 ev almalıyım” mantığı piyasaya oturdu. Ardı arkası kesilmeyen talepler nedeniyle kentsel dönüşümü uzadıkça uzadı. Bugün devlet “0,60 ile tüm konut alımlarına kredi veriyorum” diyerek bir proje başlatsa, deprem ile yüzleşen Türkiye âdeta bankalara koşar, ancak şu an bunu acı bir tecrübe ile deneyimlemiş olduk. Tüm bunlara rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yeniden inşa edeceğiz” sözü sonrasında vatandaşın gönlü rahatladı ancak bu, “Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözünü akla getirdi.
"HIRSIZ BİLE DENİLDİ, KENDİMİ GERİ ÇEKTİM"
Bugüne kadar 25 bin konut üretmiş ismi bizde saklı olan ünlü bir müteahhit şu açıklamalarda bulundu: Vatan haini ilan edildik, yeşil katili ilan edildik. Hatta kentsel dönüşümle “büyük ev alıp, küçük ev veriyor” diye hırsız bile ilan edildik. Hâl böyle olunca kendimi geri çektim. Hâlihazırda paramla satın aldığım arsalar üzerinde konut üretiyorum. Kentsel dönüşümde vatandaş, müteahhit ve devlet bir olmalı, tek olmalı. Olmadığı takdirde bugünkü gerçekleri yaşıyoruz, bir depremle binlerce insan hayatını kaybediyor. Bu kadar insan vefat ettikten sonra da bir anlamı kalmıyor.