Sındırgı olağanüstü deprem fırtınası! Kritik açıklama: Türkiye tarihinde görülmedi
Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde ağustos ayından bu yana süren yoğun sismik hareketlilik bölgede korkuya neden oluyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Afet Yönetim Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, "Türkiye tarihinde benzeri görülmemiş bir deprem fırtınası" yaşandığını söyledi.
- Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde 3 ayda 18 bine yakın, ikisi 6,1 büyüklüğünde sarsıntı kaydedilmesi "Türkiye tarihinde görülmemiş düzeyde bir deprem fırtınası" olarak nitelendirildi.
- Depremlerin tektonik gerilme ve magmatik sokulum etkisiyle geliştiği belirtilerek, ayrıntılı jeolojik, jeofizik çalışmalar ve geçici deprem gözlem istasyonları kurulması önerildi.
- Yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek amacıyla sık aralıklarla kamuoyuna açıklama yapılması ve bölgedeki tüm çalışmaların bir veri setinde toplanarak AFAD tarafından raporlanması gerektiği vurgulandı.
- AFAD'ın bölgeyi "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan etmesinin yeterli görülmemesi halinde "afete maruz bölge" veya "olağanüstü hal" gibi uygulamaların değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
- Sındırgı'da yaşayanların üç aydır sürekli depremle yatıp kalkması nedeniyle geçici barınma alanlarının genişletilmesi, taşınma kolaylığı ve kesintisiz eğitim/sağlık gibi "olağanüstü tedbirler" alınması çağrısı yapıldı.
- Simav Fay Zonu ve Gelenbe Fayı'nın 7 büyüklüğüne varacak deprem üretme potansiyeline sahip olduğu hatırlatılarak, bu büyüklükteki bir deprem enerjisi için Sındırgı'daki mevcut 6,1 büyüklüğündeki sarsıntıların yetersiz olduğu belirtildi.
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Afet Yönetim Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, yaptığı açıklamada Balıkesir'in Sındırgı ilçesindeki deprem hareketliliğini değerlendirdi.
"TÜRKİYE TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ DÜZEYDE"
10 Ağustos'ta meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından geçen 3 ayda bölgede 18 bine yakın sarsıntı kaydedildiğini, bunların ikisinin 6,1 yaklaşık 80'inin ise 4'ün üzerinde olduğunu belirten Özmen, "Türkiye tarihinde görülmemiş düzeyde, görülmemiş sayıda 'deprem fırtınası' diye isimlendirdiğimiz bir deprem aktivitesiyle karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
Bölgede yaşanan depremlerin hem tektonik gerilme hem de magmatik sokulumun etkisiyle geliştiğinin söylenebileceğini söyleyen Özmen, "Bölgede iki defa 6,1 büyüklüğünde deprem olması ve toplam sarsıntı sayısının 18 bine ulaşması oldukça sıra dışı." dedi. Depremlerin seyrine ilişkin kesin bir tahmin yapılamadığını, ancak bölgede ayrıntılı jeolojik ve jeofizik çalışmaların yapılması gerektiğine dikkati çeken Özmen, "Bölgede özellikle mikro deprem aktivitesindeki deprem parametrelerini çok daha net ve sağlıklı belirleyebilmek için Sındırgı ve yakın çevresinde geçici deprem gözlem istasyonları kurulması gerekiyor." diye konuştu.
Yer altı su seviyesi ve radon gazı değişimi, elektrik rezistivite, elektrik alan ve manyetik alandaki değişim, yerkabuğunda olağan dışı eğilme veya deformasyon gibi parametrelerin gözlenmesinin, depremlerden önce önemli işaretler verebileceğini belirten Özmen, şu ifadeleri kullandı:
"YANLIŞ BİLGİLERİN YAYILMASI ÖNLENMELİ"
"Bölgede bu tür gözlemlerin yapılması ve anlık olarak izlenmesi depremlerin seyrinin nasıl olacağını anlamamıza yardımcı olabilir. Bu parametrelerin de izlenmesi yararlı olur. Bölge ile ilgili yapılan bütün çalışmalar bir araya getirilerek bir veri seti oluşturulmalı, AFAD Deprem Bilim Kurulu aracılığıyla bir rapor hazırlanmalı ve kısa, orta ve uzun vadede bölge için yapılması gereken çalışmalar belirlenmelidir. Çok sık aralıklarla da kamuoyuna açıklamalar yapılmalı, yanlış bilgilerin yayılması önlenmelidir."
"OLAĞANÜSTÜ TEDBİRLER ALINMALIDIR"
AFAD'ın kısa süre önce bölgeyi "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan ettiğini anımsatan Özmen, bunun yeterli görülmemesi durumunda "afete maruz bölge" veya "olağanüstü hal" gibi uygulamaların değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. "Sındırgı'da yaşayanlar üç aydır sürekli depremle yatıp kalkıyor. Bu bir olağanüstü süreçtir, olağanüstü tedbirler alınmalıdır." diyen Özmen, geçici barınma alanlarının genişletilmesi, isteyenlerin başka bölgelere taşınmasına kolaylık sağlanması, eğitimin ve sağlık hizmetlerinin özel düzenlemelerle kesintisiz yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özmen, Simav Fay Zonu ve Gelenbe Fayı'nın 7 büyüklüğüne varacak büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olduğunun geçmiş yıllarda ilgili kurumlar tarafından hazırlanan raporlarda ve bölge ile ilgili yapılan çok sayıda akademik yayınla ortaya konulduğunu anımsattı. Depremlerin zamanını öngörmenin mümkün olmadığını dile getiren Özmen, 7 büyüklüğündeki bir depremin enerjisinin boşalması için 6 büyüklüğünde 31 sarsıntıya ihtiyaç duyulduğunu, Sındırgı'da ise şu ana kadar bu eşiği aşan yalnızca iki depremin kaydedildiğini belirtti.
