Namazın dindeki yeri

A -
A +

İbâdet, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmaktır. Allahü teâlânın rızâsı da, yapılmasını kesin olarak emrettiği farzları yerine getirmekte ve yasak ettiği harâmlardan kaçınmaktadır. Bir hadîs-i kudsî'de buyuruldu ki: "Bir kimse, farzı yapmakla bana yaklaştığı gibi, hiçbir ibâdetle yaklaşamaz." [Buhârî, Beyhekî] Bir hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki: "Farzları edâ ve muhâfaza, cihâdın en fazîletlisidir." [Taberânî] Îmân bir binânın temeli; farz olan namazlar da, binânın kendisi, binânın duvarları gibidir. Nâfileler ise, duvarlara yapılan boya, badana ve süsler gibidir. Binânın kendisi olmadan süs nereye yapılır? Sevgili Peygamberimiz buyurmuşlardır ki: "İslâm, kelime-i şehâdet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazân orucunu tutmak ve haccetmektir." [Müslim] Bu mübârek ayda, oruçla birlikte, İslâmın beş şartından ikincisi olan namazı da mevzû-ı bahs etmek uygun olacaktır. Resûlullah Efendimiz (aleyhisselâm) buyurdular ki: "Farz namaz, sonraki namaza kadar; cuma, sonraki cumaya kadar; ramazân ayı, sonraki ramazâna kadar olan günâhlara keffâret olur." [Taberânî] "Mü'min, Allah rızâsı için namaz kılınca, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi, günâhları dökülür." [İmâm Ahmed] "Müslüman, namaz kılarken günâhları başı üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiçbir günâhı kalmaz." [Taberânî] "Her namaz vakti gelince, melekler, 'Ey insanlar, günâhlarınız sebebiyle hâsıl olan ateşi namaz kılarak söndürün' derler." [Taberânî] Ahmed Nâmıkî Câmî hazretlerinin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Yâ Ali, insanlar nâfile ile meşgûl olurken, sen farzları tamamla." [Miftâhu'n-necât] İmâm Muhammed Gazâlî hazretlerinin "ed-Dürretü'l-fâhire" isimli kitabındaki hadîs-i şerîfte de, "Allahü teâlâ, kazâya kalmış namaz borcu bulunan kimsenin nâfile namazını kabûl etmez" buyuruldu. Namazı kazâya bırakmak çok büyük günâhtır. Bir kimse, kılamadığı bütün namazlarını kazâ etse, yine de bu günâhtan kurtulamaz. Ayrıca namazlarını kazâya bıraktığı için tevbe etmesi de lâzımdır. Kabûl olmuş hac ve mübârek gecelerde kabûl olan duâlar, bu günâhların affına sebep olur. Fakat namazı kazâ etmedikçe borçtan kurtulmak imkânsızdır. (Kebâir ve Sağâir) Hazret-i Alî'nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Üzerinde farz borcu olan kimse, kazâsını kılmadan nâfile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur. Bu kimse, kazâsını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabûl etmez." [Gavs-ı A'zam Abdülkâdir Geylânî, Fütûhu'l- Gayb, Makale: 48] İMÂN İLE KÜFÜR ARASINDAKİ FARK Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "İmân ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktadır." [Tirmizî] "Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur." [Bezzâr] [Bu hadîs-i şerîfleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır: Dinimizde en büyük günâhı bile işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibâdet olduğu için, namaz kılmayanın îmânla ölmesi çok zayıf bir ihtimâldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günâhları işlemekten çekinmez. Ama ba'zı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan, her ne şart altında olursa olsun, muhakkak namazı kılmalıdır. Çünkü namaz kılmamak büyük günâhtır.] Dâru'l-fünûn müderrislerinden [eski İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden] Seyyid Abdülhakîm Efendi'nin "Sefer-i âhiret" isimli risâlesinde buyuruluyor ki: "Allahü teâlâ, namaz kılmayanın hiçbir iyiliğine sevâb vermez. Ya'nî günde defalarca sadaka verse, birçok yetîm sevindirse, yedirse, giydirse, günlerce Kur'ân-ı kerîmi hatmetse, defalarca hacca gitse, daha buna benzer çeşitli ibâdet ve iyilikleri yapsa, Cenâb-ı Hak ona, zerre kadar bir sevâp vermez. Bütün amelleri boştur. Namazı terk edenlerin, her işinden iyilik hayır ve bereket kalkar."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.