“Çünkü güven bir defa kırıldı mı, yardım etmek isteyen el de çekilir, kalp kabuk bağlar.”
Tek gözlü bir adam bir ev almıştı. Sonra geçmiş evin karşısına, göğsünü gererek “sonunda artık benimsin!” diye konuşunca bu kibre dayanamayıp ev dile gelmiş: “Behey ahmak! Sen beni alan yüzüncü körsün.”
Bir tokat gibi çarpan bu sözde ne vardı? Malın değil, gönlün sahibi olmayı öğreten bir derinlik, bir hatırlatma, bir uyanış… Geçtiğimiz günlerde nasibime bir ev düştü. Fakat elimdeki para yeterli değildi. Faize bulaşmak istemedim. Bazı dostlardan borç istedim. Kimisi imkânınca yardım etti. Lakin bir dostum vardı ki mesajla yazdığım minnet sözlerine cevaben sadece şunu dedi: “Sen faize bulaşmadan bir çare arıyorsun. O hâlde bizim de sana destek olmamız boynumuzun borcu.” Gözlerim doldu. O an içimden sadece bir şey geçirdim: “İşte karz-ı hasen bu.”
Ağızdan dökülürken bile bir zarafet taşıyan bu kelime, sadece bir borç değildi. Kalpten kalbe köprü kuran, verenin unuttuğu ama alanın ömür boyu unutamadığı bir duadır. Kur’ân-ı kerimde Rabbimiz buyurur: “Kim Allah’a güzel bir borç verirse, Allah onu kat kat artırır.” (Bakara, 245) Bu âyet ne demektir? “Benim hazinem sonsuz. Ama sizin gönlünüz eksik. Ben sizden iyilik istemiyorum, sizi iyilikle tamamlıyorum.”
Demektir ki karz-ı hasen, parayla değil, yürekle verilir. Zenginin lütfu değil, insanın insana vefasıdır.
Modern çağda borç kelimesi bile soğuk; çünkü arkasına faiz, ipotek, haciz, banka gibi kelimeleri takmış. Oysa İslamiyet bunu dahi bir sevap kapısı yapmış. Yeter ki içinde menfaat olmasın. Ama üzülerek söylemeliyim ki, borç alıp ödemeyen, sözünü tutmayan, güveni zedeleyen insanlar da var. Onlar iki büyük vebalin içindedir:
Biri “emanete hıyanet”, diğeri “sözünde durmamak...” Bu insanlar sadece borcu değil, bir toplumu da örseler. Çünkü güven bir defa kırıldı mı, yardım etmek isteyen el de çekilir, kalp de kabuk bağlar.
Oysa biz öyle bir medeniyetin çocuklarıyız ki… Eskiden insanlar borç verirken “Ne zaman ödersin?” diye sormazdı. Onun yerine şu cümle kurulurdu: “Yüreğine ferahlık geldi mi?” Bugün, karz-ı haseni yalnızca bir finans yöntemi gibi görmek noksanlıktır. O, toplumun vicdanına nefes, gönüllere rahmettir. Borç vereni zenginleştiren, alanı yalnızlıktan kurtaran bir merhamet zinciridir. Düşün ki biri darda. Umut kapısı kapalı. Sen uzatıyorsun elini.
Selman Devecioğlu
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...